37,5314
33,9766
2.745,15
HÜDA PAR Adana, 4'üncü Olağan İl Kongresi'ni gerçekleştirdi.
Yüreğir Kültür Merkezi'nde düzenlenen kongreye, Genel Başkan
Yardımcısı - Eğitim İşleri Başkanı Metin Kaya, HÜDA PAR Genel İdare Kurulu
üyesi Şeyhmus Tanrıkulu, bir çok siyasi parti ve STK temsilcisi, üye, delegeler
ve vatandaşlar katıldı.
Kongre, Veysi Sonkaya'nın Kur'an-ı Kerim tilaveti ile
başladı.
Divan Kurulunun oluşturulmasının ardından Ahmet Ölmez ve
Hakan Özbay tarafından faaliyet ve mali raporlarının sunumu yapıldı. Yönetim
kurulu listeleri için verilen sürenin ardından yapılan seçimde, tek aday ve
listeyle yapılan seçimi, delegelerin hepsinin oyuna alan mevcut Başkan Salih
Demir, tekrar seçilerek güven tazeledi.
HÜDA PAR Adana İl Başkanı Salih Demir'in selamlama
konuşmasının ardından programa katılan HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi
Şeyhmus Tanrıkulu, partililere hitap etti.
"Mezhepçilik, bölgecilik, etnik kimliğe dayalı siyaseti
reddediyoruz"
Halkın sorunlarına dair çözümler ürettiklerinden dolayı
halkın teveccühünü kazandıklarını ifade eden Tanrıkulu, "Bizim
belirlediğimiz sloganların içi dolu ve her biri ciddi manalar taşımaktadır.
Memleketin HÜDA PAR'a niçin ihtiyacı var? Belki biraz iddialı olacak ama şunu
rahatlıkla söyleyebilirim: 'Bugün bu ülkede gerçek anlamda adaletin tesis
edilmesi ve var olan sorunların kökten çözümü için bizim dışımızda orijinal
çözümler üreten ve yaklaşım gösteren partiler çok az, yok denecek kadar az.
Çünkü bizler, dünya ve içerisinde bulunan her şeyin Allah tarafından insanın
hizmetine verildiği ve insana hizmet etmenin de Hakk'a hizmet etmekle eşdeğer
olduğuna inanan bir hareketiz. Dolayısıyla mezhepçilik, bölgecilik, etnik
kimliğe dayalı siyaseti reddediyoruz. Yani Kur'an ve sünnetin reddetmiş olduğu
ne kadar yaklaşım, düşünce varsa, bizler de hepsini ayaklarımızın altına aldık
ve dolayısıyla ülkemizde de sorunlara dair getirmiş olduğumuz konuşmalar ehli
vicdan kişiler tarafından dinlendiği zaman altlarına imzalar
atılmaktadır." dedi.
"Yenilenmiş kadrolarla sahaya inerek varlığımızı hissettirecek,
fikirlerimizi kitlelere ulaştıracağız"
Mart ayında yapılacak mahalli seçimler için genel merkez
tarafından istişarelerin devam ettirildiğini kaydeden Tanrıkulu, "Yaklaşık
olarak bir aya yakındır bu görüşmeler devam etmekte ve inşallah yakın bir
zamanda da neticeye ulaşacak. Bizler önümüzdeki seçimlere ister tek başımıza
parti olarak veya ilkelerimize uygun ittifak olursa ki bunların hepsi
değerlendirecek, şu anda bunlarla ilgili olarak karar verilmiş bir konu yok.
Yenilenmiş kadrolarla sahaya inerek kendi varlığımızı hissettirecek,
düşüncelerimizi, fikirlerimizi kitlelere ulaştıracağız." diye konuştu.
"Vatandaşlarımızı ilgilendiren bütün sorunlar yerinde
duruyor"
Ülkede yaşanan sorunların sistem kaynaklı olduğunu
vurgulayan Tanrıkulu, "Dolayısıyla Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar
var olan sorunlara getirilen çözümler tamamen neticesiz kalmıştır. Çünkü insan
hak ve özgürlüklerini, insan haklarını, adaleti merkeze almayan hareketler
geçici, pansuman görevi görecek bazı adımlar atmışlardır fakat bu sorunlar hala
devam ediyor. 21. yüz yıldayız ve ülkemizde hala özgürlükler hususunda sorunlar
var. Temel hak ve özgürlükler konusunda, inanç hürriyeti tam olarak
sağlanamamaktadır, bu ülkede başörtüsü anayasal bir güvence altına hala
alınamamıştır, Kürt meselesi çözülememiştir, kapitalist sisteme daha dayalı
ekonomik sistemler son verilememişler yani kısacası şu anda herkesin konuştuğu
ve bütün vatandaşlarımızı ilgilendiren bütün sorunlar yerinde duruyor. 'Yeni
bir anayasa yapılması lazım' diye söylüyorlar, zaman zaman hükümet de,
muhalefet partileri de, sivil toplum kuruluşları da bunu söylüyor ama bunu
değiştirecek bir irade maalesef şu anda yok. Peki, bu yeni anayasa değişikliği
için verilen önerilere baktığımızda sorunların temelini oluşturan, var olan
şimdiki anayasadan çok da farklı öneriler yok. Bizler ise anayasanın ortak bir
mutabakat metni olduğunu yani 85 milyonu ilgilendiren bir hukuk metni olduğunu,
dolayısıyla anayasanın önünde cumhurbaşkanı da, milletvekili de, vatandaş da
olsa herkesin eşit olduğunu savunuyoruz ve öyle olması gerektiğine inanıyoruz.
Kendi medeniyet değerlerimize dayalı ve tekrar insanlığa örnek oluşturabilecek
bir toplum oluşturacak bir anayasa, inanışımıza uygun, inancımıza barışık bir
anayasa, adaleti ve hoşgörülü merkeze almış bir anayasa." ifadelerini
kullandı.
"Anayasa değişiklikleri kişilere göre veya gruplara göre değil, 85
milyonu ilgilendirecek maslahat göz önünde bulundurularak yapılmalıdır"
2017 yılında Parlementer Sistemden, Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemine geçildiğini hatırlatan Tanrıkulu, "Halkın çoğunluğu evet dedi ve
sistem geçti. Bizlerde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne evet demiştik ve
destek vermiştik. Bazı çekincelerimizle birlikte Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi'nin Parlementer Sistem'den artılarının daha fazla olduğunu söyledik ve
bunu da açıkladık. Şu anda hükümet tarafından ve ona yakın olanlar tarafından
50 + 1'in tartışılması, değiştirilmesi ve bu sistemin bir daha geri revize
edilmesi gerektiği söyleniyor. Oysaki bununla ilgili olarak, aslında yapılması
gereken bellidir. Eğer Türkiye Başkanlık Sistemi'yle, her ne kadar ismi
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de olsa Başkanlık Sistemi ile idare ediliyor
ama kendine özgü bir başkanlık sistemi. Yani ne Amerika'da olan veya başka
ülkelerde olan başkanlık sistemi ile değil ve en önemlisi bu sistemin yönetimde
istikrar getireceğini, koalisyonlara son vereceğini herkes savunuyordu.
Dolayısıyla 50 + 1 ile seçilmesi de en doğru olandır hatta bize göre bu konuda
adım atılması gerekir. Mesela bunun uygulanmasına baktığımızda iki türlü seçim
sistemleri var. Yani milletvekilleri seçimi de salt çoğunlukla yani oy kullanan
ne kadar insan varsa yarısının bir fazlasını alan kişi milletvekili seçilir
veya iki türlü dar seçim sistemi ile bu sistem yapılırdı. Dünyada hemen hemen
her yerde böyle ama Türkiye'de farklı, dolayısıyla anayasa ve anayasa
değişiklikleri kişilere göre veya gruplara göre değil, bir ülkenin geleceği ve
85 milyonu ilgilendirecek maslahatı göz önünde bulundurularak yapılmalıdır.
"Kapitalist sistemin temeli faizdir, faizi çıkardığınız zaman
kapitalist sistem çöker"
Ekonomide faize dayalı kapitalist ekonomik modelden
vazgeçilmesi gerektiğine vurgu yapan Tanrıkulu, "Türkiye'de ve dünya
genelinde, istisnalar hariç faize dayalı kapitalist ekonomik sistem
uygulanmaktadır. Niçin faize dayalı, niçin bunu özellikle söylüyorum çünkü
faizin olduğu yerde sömürü vardır, alın teri sömürüsü vardır, faizin olduğu
yerde devletlerin geliri toplumlarda adil bir şekilde dağıtılmamasından dolayı
İslam faizin her çeşidini yasaklamıştır. Fakat kapitalist sistem temeli
faizdir, faizi çıkardığınız zaman kapitalist sistem çöker. Biz HÜDAPAR olarak
diyoruz ki, kapitalist ekonomik sistemi insanlara tek çıkar yol olarak sunmaktan
vazgeçin. Onun alternatifi var, o da İslam'ın emretmiş olduğu iktisat
sistemidir." şeklinde konuştu.
"Filistin haritasına baktığınız zaman siyonist terör rejiminin
hiçbir uluslar arası hukuk tanımadığını göreceksiniz"
Filistin meselesinde Avrupa devletlerinin geçmişten bu yana
siyonist siyonist rejimi desteklediğine dikkat çeken Tanrıkulu, şunları
kaydetti:
"1948 yılına gelinceye kadar İngilizler Yahudileri
getirip yerleştirdi, örgütlerdi, teşkilatlandırdı, silah, para verdi, insani ve
teknik olarak da askeri olarak yardımda bulundu ve her türlü imkânı o siyonist
yahudilere verdi. Onlarda orada bulunan, oranın yerlisi, sahibi olan Arapları
yurtlarından silah zoruyla ve zulümle çıkarmaya başladılar, katliamlar
yaptılar, öldürdüler. Şu anda 7 milyondan fazla Filistinli dünyanın birçok
ülkesine dağılmış durumdalar. Kendi ülkelerinden çıkarılmış ve kendi ülkelerine
dönememektedirler. Filistin haritasına baktığınız zaman siyonist terör
rejiminin ne kadar yalancı olduğunu, hiçbir uluslar arası hukuk tanımadığını,
verdiği hiçbir sözü yerine getirmediğini göreceksiniz. Bu işgalini, bu zulmünü
dünyanın gözü önünde yapıyordu, yapmaya devam ediyordu ta ki 7 Ekim de Gazze'de
Müslümanlar 'artık yeter' dedi. Artık sen Filistin topraklarında işgal
girişiminde bulunamayacaksın ve bir mücadele başlatıldı. Gazze'de meydana gelen
mücadele aslında sadece Müslümanlara değil, tüm insanlığa önemli mesajlar
vermektedir ve elbette ki en önemlisi biz Müslümanlara mesajlar vermektedir. 7
Ekim sonrasını üç kategoriye ayırıyoruz. Batı tavrı ne oldu? Arapların ve İslam
ülkelerinin veya İslam işbirliği Teşkilatının tavrı ne oldu? İslam
coğrafyasında yaşayan halkların, Müslümanların ve dünyanın öte tarafında
yaşayan gayrimüslimlerin tavırlar ne oldu? Bugünkü maddi ilerlemeleri tamamen
mazlumların kanı üzerinden ve sömürü düzeninden kaynaklanan İngiltere, Fransa
ve Almanya ve ABD, batı derken bunları kast ediyoruz çünkü şu an dünyayı bunlar
idare ediyorlar. Şunu söylüyoruz: HÜDA PAR'ın iktidarında Siyonist terör rejimi
ile her türlü siyasi, ticari ve askeri anlaşmalara son verilecek. Siyonist
terör rejimine devlet olarak tanımaktan vazgeçilecek. Mescidi Aksa başta olmak
üzere, Mescidi Haram, Mescidi Nebevi dâhil okullarda ders olarak okutulacak.
Çocuklarımız Mescidi Aksa sevgisi ve özgürlüğü için mücadele bilinciyle
inşallah yetişecekler."
Tek listeyle girilen kongrede, geçmiş dönem İl Başkanı olan
Salih Demir güven tazeleyerek İl Başkanlığına yeniden seçildi. (İLKHA)
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.