Yüce Allah'ın mesajını insanlara tebliğle mükellef olan
Peygamberlere etmedik işkenceyi bırakmayan Yahudiler, başta Hazreti Zekeriya ve
Hazreti Yahya olmak üzere çok sayıda peygamberi katletmişler, yalanlamışlar ve
memleketlerinden sürgün etmişlerdir.
Tarihin farklı dönemlerinde farklı coğrafyalara dağılan
Yahudiler, yaşadıkları toplumlar tarafından dışlanmış ve sürülmüşlerdir.
Özellikle Avrupa'da istenmeyen Yahudiler, sığındıkları İslam ülkelerinde tarih
boyunca en rahat dönemlerini yaşamışlardır. Buna rağmen bu kavmin, en büyük
ihaneti Müslümanlara olmuştur.
Theodor Herzl'in öncülük ettiği ve 1800'lü yılların
sonlarında gelişen Siyonist terör hareketi, başlangıçta İngiltere'nin
himayesinde gelişti. Siyonist elebaşı Herzl, Osmanlı Sultanı İkinci
Abdulhamit'ten Osmanlının bütün dış borçlarının ödenmesi karşılığında
Filistin'i istemiş ancak istediği yanıtı alamamıştı. Filistin'den umudunu kesen
Herzl, dönemin başat gücü İngiltere'den Afrika ülkesi Uganda'da Yahudiler için
bir koloni kurulmasını istemişti. 1905'te Herzl'in ölümünden sonra Siyonistler
lobi çalışmalarıyla İngiltere'ye baskı uygulamış nihayetinde Birinci Dünya
Savaşının sonlarına doğru İngiltere Dışişleri Bakanı Balfour bir deklarasyon
yayınlayarak Siyonistlere Filistin yolunu açmıştır.
1917 yılında yayınlanan Balfour Deklarasyonundan sonra
Siyonistlerin Filistin topraklarına göçü başladı. Avrupa'daki siyasi
istikrarsızlığın tetiklediği Yahudi göçü nedeniyle Filistin topraklarındaki
Siyonistlerin sayısı her geçen gün arttı. İşgalci İngilizlerin himayesinde
faaliyetlerine devam eden Siyonistler Haganah ve İrgun gibi terör örgütlerini
kurarak Müslüman Fillistin halkına karşı katliamlara giriştiler. Siyonist sözde
devletin ilan edildiği 1948 yılına kadar kurdukları örgütler aracılığıyla
Filistin halkına zulmeden Yahudiler, bu tarihten sonra yeni hamileri ABD'nin
desteğiyle kurdukları terör devleti aracılığıyla Müslümanlara karşı sistematik
bir zulüm ve katliam uygulamaya başladılar.
Terör şebekesi, Müslüman Filistin halkına karşı farklı
tarihlerde büyük katliamlar gerçekleştirdiyse de Siyonistlerin zulüm, işkence
ve katliamları Filistin topraklarında 70 yılı aşkın bir süredir yılın tamamına
yayılmak suretiyle sistematik bir şekilde devam ediyor.
Siyonist işgal çetesinin yaptığı katliamlardan bazıları:
Deyr Yasin Katliamı ( 09 Nisan 1948)
Siyonist İrgun terör şebekesi tarafından 9 Nisan 1948
tarihinde Kudüs'ün batısında yer alan Deyr Yasin'de aralarında kadınların ve
çocuklarında bulunduğu 254 Filistinli masum katledildi. Katliam sırasında köyde
bulunan herkes kurşuna dizilirken köylülerin cesetleri kuyulara atıldı.
Halkının tamamının katledildiği bu köy işgal edilerek
Siyonistlerin bir mahallesi halinde getirildi.
Daha sonra Siyonistlerin başbakanı olacak dönemin İrgun
terör örgütü lideri Menahem Begin, Deyr Yasin katliamı ile ilgili olarak “Bu
eylemi yapmasaydık İsrail devleti olmayacaktı.” demişti.
Deyr Yasin'deki vahşet Müslümanlar arasında infiale neden
olmuş, 1948 yılındaki Arap- İsrail savaşının gerekçelerinden biri haline
gelmişti.
Safsaf köyü Katliamı (29 Ekim 1948)
Safsaf köyünde Siyonist işgal çetesi tarafından 70
Filistinli masum katledildi. Sözde Siyonist İşgal devletinin kuruluşunun
ardından gerçekleşen bu katliamın amacı Filistinlileri öldürerek topraklarına
el koymak ve hayatta kalanları da göçe zorlamaktı.
Davayima köyü Katliamı (29 Ekim 1948)
El Halil'e bağlı Davayima köyünde aralarında kadın ve
çocuklarına bulunduğu 80 kişi Siyonist işgal çetesi tarafından şehit edildi.
Kibya Köyü Katliamı (12 Ekim 1953)
Batı Şeria'da yer alan bu köyde gerçekleştirilen katliamda
67 Filistinli masum katledildi. Katliamın liderliğini daha sonra Siyonist işgal
devletinin başbakanı olacak olan ve Sabra- Şatilla kasabı olarak bilinen Ariel
Şaron yaptı.
Kefer Kasım Katliamı (29 Ekim 1956)
1956 yılında Siyonist işgal güçleri ile Mısır arasında
meydana gelen Süveyş savaşı sırasında işgal polisi tarafından Kefer Kasem
köyünde gerçekleştirilen katliamda, 23'ü çocuk 49 Filistinli masum
vahşice katledildi.
Samu Katliamı (Kasım 1956)
Batı Şeria'ya bağlı Samu köyünde Siyonist işgalciler
tarafından 18 Filistinli Müslüman vahşice katledildi.
Şeria Nehri Katliamları (15 Şubat 1968)
Siyonist işgal çetesine ait savaş uçakları tarafından Şeria
Nehri boyunca Filistinlilerin yaşadığı 15 köy bombalandı. Katliam
sırasında napalm bombaları kullanılırken saldırıları sırasında 56 Filistinli
katledildi.
İrbit katliamı (4 Haziran 1968)
Ürdün'ün İrbit kentinde İşgal uçakları tarafından düzenlenen
hava saldırısında 30 Müslüman katledildi.
Ebu Zabel Katliamı (12 Şubat 1970)
Siyonistler tarafından Mısır sınırındaki Ebu Zabel'de bir
fabrikada gerçekleştirilen katliamda 70 işçi vahşi bir şekilde katledildi.
Sha'a Katliamı (8 Nisan 1970)
Siyonist işgal çetesi tarafından Mısır'ın Sha'a kentinde bir
okulun bombalanması sonucu 46 Müslüman feci şekilde katledildi.
Suriye Katliamları (8 Eylül 1972)
Siyonist işgal güçlerine bağlı uçaklar tarafından Suriye'nin
7 köyüne yapılan saldırıda en az 200 köylü hayatını kaybetti.
Libya uçağı düşürüldü (19 Şubat 1973)
Libya Havayollarına ait bir yolcu uçağı Siyonistler
tarafından ateş edilerek düşürüldü. Sina Yarımadasına düşen uçakta bulunan 107
mürettebat ve yolcunun tamamı hayatını kaybetti.
Sabra ve Şatilla Katliamı (16 Eylül 1982)
Tarihin tanıklık ettiği en vahşi katliamlardan biri olarak
hafızalara kazındı. 1982 yılında Siyonist çetenin işgal ettiği Lübnan'da,
Hristiyan Falanjist milisler, 2 bin kişiyi cesetleri tanınmayacak bir vahşet
ile katletti.
Sabra ve Şatilla katliamları işgal çetesinin Savunma Bakanı
olarak görev yapan Ariel Şaron'un gözetimi ve koruması altında gerçekleşti.
Kahir ekseriyeti kadın ve çocuklardan oluşan savunmasız Müslümanların yaşadığı
kamplar, mülteciler kaçmasın diye işgal ordusu tarafından kuşatıldı. Ardından
açılan bir koridor ile kampa sokulan silahlı Falanjist milisler; kadın, çocuk,
bebek ve ihtiyar demeden Müslümanları katlettiler. Çoğu şehidin yüzü işkence
ile tanınamaz hale getirildiğinden katledilenlerin büyük kısmının kimliği
tespit edilemedi.
Gazeteci Robert Fisk, olay yerinde gördüğü manzarayı, The
Independent gazetesinde yazdığı bir makalede şöyle aktarmıştı:
“18 Eylül 1982'de Sabra ve Şatilla kampında bulunanlar
için Şaron, ardında şişmiş cesetler, tecavüz edilmiş, işkenceye uğramış ve sonra
da katledilmiş kadınlar ve bebekler bırakan bir kasaptır. Olaydan 18 yıl sonra
bugün bu caddelerde dolaşırken katliam manzaraları hala gözlerimin önünden
gitmiş değil. Biraz ötede Sabra Camisi'ne giden yolda 90 yaşında, beyaz sakallı
ve pijamalarıyla Nuri Bey'i görüyorum. Ölü bedeninin yanı başında yün başlığı
ve bastonu duruyor. İlerideki dar sokakta yemek tencerelerinin yanında yatan
iki kadın cesedi var… Cesedin birkaç metre ötesinde çürüdüğü için bedenleri
morarmış, bir çöp gibi oraya fırlatılmış bebekler...”
Kudüs Katliamı (8 Ekim 1990)
Siyonistlerin Mescid-i Aksa'ya yıkma girişimine karşı
ayaklanan Müslümanlara saldıran işgal çetesi 30 Müslümanı şehit etti.
Saldırılar sırasında direnişe katılan Filistinlilerden 800 kişi de yaralandı.
Hazreti İbrahim Camii Katliamı (25 Şubat 1994)
Batı Şeria'nın El Halil kentinde bir siyonistin sabah namazı
kılan Müslümanlara yönelik otomatik silahla gerçekleştirdiği saldırıda, 29
Filistinli şehit oldu. Siyonist saldırgan camii cemaati tarafından linç
edilerek öldürüldü.
Camii saldırısında şehit olanların cenaze merasimlerine
saldıran işgal çetesi burada da 26 Müslümanı katletti.
Kana Katliamı (18 Nisan 1996)
Lübnan'ın Kana köyünde, terör şebekesinin
saldırısı sonucu Birleşmiş Milletler Lübnan Barış Gücü'ne sığınan (UNIFIL)
sivilleri hedef alması sonucu 106 kişi katledildi. İşgalci Siyonistlerin Gazap
Üzümleri adını verdiği saldırılar silsilesi içerisinde yüzlerce masum da
yaralandı.
Cenin Katliamı (3-15 Nisan 2002)
Filistin'in Batı Şeria bölgesindeki Cenin'de, İsrail'in
1948'deki saldırıları sonucu evsiz kalan Filistinliler için bir mülteci kampı
oluşturulmuştu.
Bir kilometrekarelik kampta İsrail saldırılarından kaçan 13
bin 755 Filistinli, Birleşmiş Milletler gözetimi altında yaşıyordu. 3 Nisan
2002 gecesi İşgal ordusu kampa havadan ve karadan saldırı başlattı. Saldırılar
sonucu yerle bir olan kampta 1300 Müslüman şehit olurken 1500 kişi
yaralandı. Saldırılar sırasında evlerin üzerinde buldozerlerle geçen
işgal güçleri binlerce insanın evsiz kalmasına neden oldu.
Nuseyrat Katliamı (Mart 2004)
Gazze'de bulunan Nuseyrat ve Bureyc mülteci kamplarına
saldıran Siyonistler aralarında 4 çocuğunda bulunduğu 14 Filistinli sivili
katletti.
Lübnan Katliamı (12 Temmuz-14 Ağustos)
Lübnan Hizbullah'ı ile Siyonist İsrail arasında çıkan savaş,
Hizbullah'ın askeri ve psikolojik üstünlüğü ile devam etmiştir. Hizbullah'a
karşı askeri üstünlüğü sağlayamayan Siyonist çete, Güney Lübnan'ın sivil
alanlarını bombaladı. Saldırılar sırasında 1000'den fazla sivil yaşamını
yitirdi.
Gazze Katliamı (Aralık 2008)
Filistin İslami Direniş Hareketleri ile Siyonist İsrail
arasında yapılan savaşta HAMAS ve İslami Cihat hareketlerine karşı üstünlük
elde edemeyen Siyonist çete, Gazze'yi havadan ve karadan bombaladı.
Saldırılarda büyük kısmı kadınlar ve çocuklardan oluşan 1133 kişi şehit oldu.
Saldırılarda 4 binden fazla kişi de yaralandı.
Mavi Marmara Katliamı (31 Mayıs 2010)
"Rotamız Filistin, Yükümüz Özgürlük" sloganıyla
düzenlenen yardım kampanyası ile abluka altındaki Gazze'ye yardım götürmek
isteyen gemilere Siyonistler tarafından düzenlenen saldırıda 10 yardım
gönüllüsü şehit oldu. Saldırıda ayrıca 50 yardım gönüllüsü de yaralandı.
Saldırı sırasında Siyonist orduya ait helikopterlerden ve
hücum botlarından Mavi Marmara Gemisine önce ses bombaları ve sis bombaları
atıldı. Ardından hedef gözetmeksizin açılan ateş sonucu Türkiyeli 9 yardım
görevlisi şehit oldu.
Siyonist çetenin katliamları devam ediyor
Siyonist çetenin baskı, zulüm ve katliamları aralıksız devam
ediyor. Son yıllarda Siyonist çete tarafından silahlandırılan yerleşimcilerin
de Filistin halkına karşı saldırıları giderek artıyor. Bu nedenle işgal
altındaki topraklarda her gün yeni bir zulüm, ölüm ve yıkım haberi geliyor.
Bombalanan binaların enkazından çıkarılan Filistinli Müslümanların parçalanmış
bedenleri, kolu bacağı kopmuş bebeklerin görüntüleri yürek yakıyor, vicdanları
kanatıyor.
Tüm baskı ve zulümlere karşı Filistin'in yiğit evlatları
HAMAS ve İslami Cihat gibi direniş gruplarının etrafında birleşerek direniyor.
Filistin halkı sadece Siyonist çeteye karşı değil İslam düşmanı bütün
devletlere karşı direniyor. Bu direniş düşmanı kahrediyor. Tüm teknolojilerine
karşın teslim alamadıkları Filistin'in yiğit mücahitleri, Siyonizm ve
Emperyalizmin hesaplarını alt-üst ediyor.