37,6039
34,2594
2.881,36
İTTİHAD
ULEMA, her yıl İslam coğrafyasından âlim, akademisyen, siyasetçi, STK
temsilcileri ve kanaat önderlerinin katılımıyla düzenlediği Âlimler
Buluşması'nın sekizincisini düzenliyor.
Bu yıl
"İslami Uyanışa Rehberlik Etme" temasının öne çıktığı buluşma,
İTTİHAD'ın Diyarbakır'daki Genel Merkezi'nde düzenleniyor.
Program
Kur'an'ı Kerim tilavetiyle başladı.
İTTİHADUL
ULEMA Genel Başkanı Molla Enver Kılıçarslan adına bir konuşma yapan Molla
Abdülkuddus Yalçın, İslam ümmetinin yaşadığı sorun ve sıkıntıları dile getirdi.
HÜDA PAR
Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Eşin ise konuşmasında ümmetin birlik ve
beraberliğine vurgu yaptı.
Programda
katılımcılara hitap eden HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, öncelikle
Âlimler ve Medreseler Birliği tarafından düzenlenen "8. Âlimler
Buluşması"nın hayırlara vesile olmasını diledi.
Yapıcıoğlu
"Ümmet coğrafyasının farklı beldelerinden gelen siz değerli üstatlarımızı,
kardeşlerimizi ve ekranları başında bizi takip edenleri hürmet ve muhabbetle
selamlıyorum." dedi.
"Âlimler
Buluşması'nı organize eden İttihad'ul Ulema'yı takdir ve tebrik ediyorum"
"Konuşmama
bir hakkı teslim ederek başlamak istiyorum." diyen Yapıcıoğlu "Müslümanların
tarihinde özellikle de Resul-i Ekrem Efendimizin ebediyete irtihalinden bugüne
kadar İslam ümmeti ne zaman dara düşse ne zaman bir çıkmaza girse, ulemanın
inisiyatifi ve rehberliği sayesinde yeniden istikamet yoluna girmiştir.
Binaenaleyh İslam âleminin çeşitli buhranlarla boğuştuğu günümüzde bu tür
buluşmaların tertip edilmesi son derece kıymetlidir. Bu vesileyle 'Âlimler
Buluşması'nı organize eden İttihad'ul Ulema'nın Saygıdeğer Genel Başkanı Seyda
Enver Kılıçarslan'ı ve bu kıymetli etkinliği tertip eden, sunum yapan, destek
veren herkesi can-ı gönülden takdir ve tebrik ediyorum. Allah cehdinizi
bereketli kılsın ve hepimizi kendi yolunda muvaffak eylesin." ifadelerini
kullandı.
Yapıcıoğlu
"Bu yıl sekizincisi düzenlenen bu buluşmaya İslam coğrafyasının çok farklı
beldelerinden ve ülkemizin dört bir yanından katılım sağlanması ulemanın bir
kez daha güçlü bir inisiyatif aldığını göstermektedir. Birbirinden farklı
aidiyetleri olan ilim ehli Müslüman kardeşlerimizin, ümmetin dertlerine derman
bulmak için bir araya geldiğini görmek bizi ziyadesiyle memnun etmekte ve
ümitlerimizi artırmaktadır. Kadim coğrafyamızdaki ulemanın yeni bir diriliş ve
şahlanışa öncülük ve rehberlik etmesi, ecdadımızın mirasına sahip çıkıldığının
en güzel ispatıdır. Ekilen tohumların meyveye duracağı günler inşallah çok uzak
değildir. Rabbimiz, azmimizi artırsın ve işlerimizi kolaylaştırarak bizi
muvaffak eylesin." şeklinde konuştu.
"Çok kritik bir
süreçten geçiyoruz"
Âlem-i
İslamın yaklaşık 200 yıldır Batı uygarlığının ve modernizmin zihinsel, kültürel
ve fiili taarruzlarıyla karşı karşıya olduğunu belirten Yapıcıoğlu, sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Batı'dan
yayılan modern paradigma saf ve temiz inancımızı, ferdî ve ictimaî hayatımızı,
kimliğimizi ve nesillerimizi çok yönlü olarak etkisi altına almakta ve ciddi
bir tehlike arz etmektedir. Çoğu insanın yaradılış gayesini unuttuğu, hedef ve
istikametini şaşırdığı, insanî ve İslami değerlerini yitirme tehlikesi ile
karşı kaşıya kaldığı çok kritik bir süreçten geçiyoruz. Şuurlu tüm Müslümanların
ve ümmetin azalarına rehberlik edenlerin bu olumsuz gidişatı dert edinmesi,
yaşanan sorun ve sıkıntılara makul çözümler üretmek için çaba ve gayret sarf
etmesi gerekmektedir. Rabbimize hamdolsun ki bugün İslam coğrafyasında ve dünya
genelinde ümmetin gidişatını ve İslam'ın evlatlarının durumunu dert edinen alim
şahsiyetler, kurumlar ve camialar vardır. Bütün zorluklarına rağmen
sadece istikamete odaklanıp mücadele sahasından ayrılmayanlar, pes etmeyenler
hedeflenen neticeye ulaşamasalar bile bu işten kazançlı çıkacaklardır. Çünkü
bütün mesele hak yolda istikamet üzere kalabilmektir. Asıl başarı ve zafer de
budur."
"Düşmana karşı
marifet, san'at ve ittifak silâhıyla cihad edeceğiz"
İslam
ümmetinin yaşadığı sıkıntıların sebebini doğru teşhis etmenin tedavi
edebilmenin ön şartı olduğunu vurgulayan Yapıcıoğlu, "Coğrafyamızın
yetiştirdiği mümtaz şahsiyetlerden Üstad Said-i Nursî yaklaşık yüz yıl önce
İslam ümmetinin maruz kaldığı saldırıların neden olduğu tahribatla ilgili
teşhisini ve tedavisini şu veciz ifadelerle ortaya koymuştur: 'Bizim düşmanımız
cehalet, zaruret ve ihtilâftır. Bu üç düşmana karşı marifet, san'at ve ittifak
silâhıyla cihad edeceğiz.' Evet, düşmanı tanımak ve ona karşı tedbir almak
akl-ı selimin şe'nindendir. Kuşkusuz bu konudaki en büyük mesuliyet ulemaya
düşer, İslamî uyanışa rehberlik edecek olanlar, âlimlerdir. Maddi dinamiklere
dayalı tek yönlü ve bilgi yüklemeyi esas alan eğitim anlayışının iyi insan
yetiştirmeye yetmediği inkâr edilemez bir hakikattir. Bu gerçekten hareketle
ilim ve değer birlikteliğine dayalı maddi ve manevi ihtiyaçları temin eden
kamil bir eğitim anlayışını esas alarak yeni bir diriliş ve uyanışa zemin
hazırlamaya devam etmeliyiz. Kuşkusuz cehalet büyük bir düşmandır ve bu büyük
düşman ancak hikmetle yoğrulmuş bir maarif sistemiyle bertaraf
edilebilir." dedi.
"Emperyal güçler
İslam beldelerinin kaynaklarını talan etmeye devam ediyor"
Yapıcıoğlu
"Küresel sömürü sisteminin dümenini kontrol eden emperyal güçler fiilen
veya kültürel/zihinsel olarak işgal ettikleri İslam beldelerinin ve mazlum
coğrafyaların yer altı ve yer üstü kaynaklarını talan etmeye devam ediyor.
Kendi öz vatanlarında kendi kaynaklarını kullanmaktan mahrum bırakılan
milyonlarca Müslüman açlık, kıtlık ve sefaletin pençesinde can çekişmektedir.
Bu fakr-u zaruret daha fazla devam edemez, etmemelidir. Etnik ve mezhebi
aidiyetlerle ilmî ve siyasi görüş ayrılıklarının neden olduğu tefrika, ümmete
çok pahalıya mal olmuştur. Tefrika illetinin zararlarını hesaba katarak, tarih
boyunca yaşananlardan ders ve ibret alarak bütün varlığımızla ittihad-ı İslam
için çaba sarf etmeliyiz. Müslümanlar kendi aralarındaki sorunları, kendi iç
meseleleri olarak telakki etmeli, harici düşmanlara ve saldırılara karşı
topyekûn cephe alarak hak ve adalet temelinde bir düzenin tesisi için güç ve
imkânlarını birleştirmelidir. Bu hususta en büyük mesuliyet yine ulemaya
düşmektedir." ifadelerini kullandı.
"Kudüs fatihi
Selâhaddîn-i Eyyûbî'nin mücadele metodu bizler için numune-i imtisaldir"
"İki gün
sonra, yani 2 Ekim günü Selahaddin'in Kudüs'ü fethinin yıldönümüdür. Fethetmek
üzere Kudüs'ü hedefine koyduğu zaman İslam dünyasının siyasi hali ile ulemanın
durumu günümüzdekinden çok da farklı değildi." diyen Yapıcıoğlu, sözlerini
şöyle sürdürdü:
"İslam
âlemi parçalanmışlık ve ihtilaftan kan ağlıyordu. Kudüs fatihi Selâhaddîn-i
Eyyûbî'nin mücadele metodu ve Mevlânâ Hâlîd-i Bağdâdî'nin irşad ve davet
perspektifi bizler için numune-i imtisaldir. Bu iki örnek ümera ile ulamanın,
ilim ehli ile halk kitlelerinin çok yönlü ve disiplinli bir çalışma sistemiyle
hayırlı sonuçlar elde ettiğini göstermektedir. Yeni bir uyanış ve silkiniş de
yine ulema ve ümeranın doğru istikamette birlikte hareket etmesiyle mümkündür.
Ulemanın hikmet ve irfanla yoğrulmuş ilmi birikimi, ümeranın gücü ve
kararlılığı ile birleştirildiğinde İslam ümmetini düştüğü yerden yeniden ayağa
kaldıracaktır. İslam coğrafyasındaki siyasi istikrarsızlık, inanç, düşünce ve
uygulamalardaki aşırılıklar Müslüman toplumları çok boyutlu bir yozlaşmanın
derekesine düşürmüştür. Bu derin handikaptan çıkış ancak Kur'an ve sahih
sünnetten beslenen sağlam bir akide; vasat bir düşünce, söylem ve eylemlerde
tutarlılık ile mümkündür. Bununla birlikte Makasıd-ı Hamse yani; din, can, mal,
akıl ve nesil emniyetinin sağlanması için kapsamlı bir çalışma pratiği
oluşturulmalıdır. İslam'ın her döneme hitap edebilecek bir tutarlılığa sahip
olduğu bütün yönleriyle ortaya konulmalı, ancak yorumların İslam'ın bizatihi
kendisi olarak dayatılması gibi bir yanlışın menfi sonuçlar doğuracağı göz ardı
edilmemelidir. Ulemanın bu husustaki tavır ve tutumu son derece önemlidir.
Ulema sınıfı enerjisini sadece eğitim faaliyetlerine hasretmeden içtimai,
iktisadi ve siyasi meselelere daha fazla yoğunlaşarak sosyal hayata daha güçlü
bir şekilde tesir etmelidir. Ulema, Müslüman toplumların huzur ve refahı, maddi
ve manevi açıdan kalkınması için idarecileri yönlendirme hususunda aktif bir
rol üstlenmelidir."
"İslami uyanışa
rehberlik edecek kadrolar dünü ve bugünü iyi okumalı"
"İslamî
uyanışa rehberlik edecek kadroların, geleceği inşa etmesi için dünü ve bugünü
iyi okuyarak mevcut şartlara ve ihtiyaçlara cevap verebilecek bir yetkinliğe
sahip olması elzemdir." diyen Yapıcıoğlu "Müslüman halkların kurtuluşu
ancak kendi asıllarına dönmeleri, medeniyetlerini ihya etmeleri ile mümkündür.
Modernleşme adına benzemeye çalıştığımız Batı uygarlığının bize biçtiği gömlek
bedenimize uymadı. Değdiği yerlerde yaralar açtı. İki yüz yıldır bu yara
kanamaktadır. Şimdi önümüzde iki yol var. Ya küresel zilleti kabul edip şer
güçlerin bize dayattığı rolü oynayacağız; maddi ve manevi dünyamıza çizilen
sınırlara hapsolacağız. Birbirimizi sahip olduğumuz etnik ve mezhebi aidiyetler
üzerinden kırmaya devam edeceğiz. Ya da sorunlarımızı emperyal güçlerin
müdahalesine alan açmadan, adalet temelinde çözüp kardeşlik hukukunu cari
kılacağız ve böylece birlik olup yeniden izzet bulacağız. Bunun için öncelikle
zihinlerimize ve kalplerimize örülen kalın duvarları yıkmalı ve istikamete odaklanmalıyız."
şeklinde konuştu.
"Adaleti yeniden
tesis etmeyi siyasetimizin temel hedefi haline getirdik"
Yapıcıoğlu,
sözlerini şöyle tamamladı:
"Aziz
Müslümanlar! HÜDA PAR olarak insanı merkeze alan anlayışımızla her alanda
adaleti yeniden tesis etmeyi siyasetimizin temel hedefi haline getirdik.
Memleketimizin, İslam coğrafyasının ve insanlığın mustarip olduğu bütün
meselelerde inisiyatif almaya, başta ulemanın yaptığı çalışmalar olmak üzere
ümmetin hayrına ve maslahatına olan her faaliyete var gücümüzle destek vermeye
gayret ediyoruz. Yüce Rabbimiz, yaptığımız ve yapacağımız bütün işleri rızasına
uygun kılsın. Hayırlı çalışmalarımızda hepimizi muvaffak eylesin.
Huzurlarınızdan ayrılırken bir kez daha bu toplantının hayırlara vesile
olmasını temennisiyle emeği geçenleri, katılanları ve katkı verenleri tebrik
ediyor hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. Davamızın sonu alemlerin
rabbi olan Allah'a hamdetmektir. Wesselamu aleyküm we rahmetullah…"
(İLKHA)
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.