37,4711
33,9701
2.745,38
Geçtiğimiz
pazartesi günü akşamı tedavi gördüğü Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma
Hastanesinde vefat eden bölgenin kanaat önderlerinden İTTİHADUL ULEMA Üyesi
Molla Mustafa Durgun, yakınları ve yetiştirdiği binlerce talebesi tarafından
rahmetle yad ediliyor.
Yaklaşık 30
yıllık akrabalık süresince kendisinin ilminden ve tecrübelerinden faydalanan
damatlarından Fesih Yasak, merhum Molla Durgun'un ahlakının Kur'an olduğunu
belirterek Seyda'nın farklı yönlerini aktardı.
Molla Mustafa
ile tanıştıktan sonra kendisinden öğrendiği kültür, edindiği terbiyenin yanında
Onun Kur'an kültürünü çok önemsemesi, tefsir okuması ve namazın ikamesi
konusundaki hassasiyetine tanıklık ettiğini belirten Yasak, "Özellikle
misafir kaldığı süre zarfında gece namazlarına çok riayet ettiğine, hiç
aksatmadığına ve sürekli Kur'an'la iştigal ettiğine şahit oldum. Zaten Seyda
ile karşılaşınca Kur'an-i kültür ve edep terbiye akla gelir, siyer ve İslam
tarihi alanında bizleri aydınlatırdı." dedi.
Merhumun,
aile fertlerinin de bu kültürü edinmesi konusunda da epey mücadele ettiğini
kaydeden Yasak, "Seyda mücadele insanıydı. Yani bulunduğu coğrafyada
mücadele deyince Seyda, seyda denince mücadele akla gelirdi. Kur'an ve sünnet
kültürü çerçevesinde meseleleri irdeler, bu konuda bize rol model olmaya
çalışırdı. Sevdanın gençler üzerinde büyük bir emeği vardır. Mücadelenin
geçtiği zorlu koşullarda seyda dimdik durdu, inancından taviz vermedi. Her
zaman için hakkı haykırdı ve bu konuda elinden geleni yaptı." ifadelerini
kullandı.
"Marksistler
tarafından eza gördü, sistemin hışmına uğradı, sürgün edildi, maddi sıkıntı
yaşadı amahakkı söylemekten geri durmadı"
Seyda'nın
sadece belli bir camia değil, öğretmeninden öğrencisi ve esnafına kadar epey
emeği olduğunu, Siyer ve Kur'an sohbetlerini çok önemsediğini, Müslümanların
kendini çok boyutlu yetiştirmesi konusunda gayret sarf ettiğine dikkat çeken
Yasak, şunları söyledi:
"Kendisi
iman davasını mücadelesini sürdürmenin ateşten bir gömlek giymek kadar
tehlikeli olduğu süreçte hakkı söylemekten geri durmadı ve bütün oklar ona
yönelince bölgenin marksistleri tarafından ezaya uğratıldı, sistemin hışmına
uğradı, sürgün edildi, maddi sıkıntı yaşadı. O da her baba gibi ailesine
düşkündü, çocuklarını dört dörtlük yetiştirmek isterdi ama mücadeleye ayırdığı
zaman ve zorluklardan dolayı çocuklarını ihmal etmesine yol açmış olabilir ama
damadı olarak şuna şahit oldum: Seyda ile zor ve sevinçli günlerimizde beraber
olduk. Hem bir alim hem de bir önderdi, yeri
geldiğinde
bir babaydı. Yeri geldiğinde siyasi süreci ve gündemi iyi analiz etmesini,
okumasını bilen bir düşünür, mütefekkirdi. Bu yönüyle ben ve çevremdeki
eğitimci arkadaşları pozitif anlamda etkiledi."
Yasak,
"Kendisi Farsçayı ve Arapçayı iyi bilen, okuma kültürünü çokça önemseyen,
okurken Müslümanların rastgele okumamasını tam aksine bilgiyi analiz etmesini
ve her Müslümanın bir alanda uzmanlaşmasını tavsiye eden bir insandı. Seyda,
bir gönül insanı, bir gönül adamıydı. Kızılması gereken yerde kızar,
şakalaşılması gereken yerde şaka yapardı. İnsanlarla iletişim kurmayı çok iyi
becerdiği için onunla oturan, muhabbet eden, arkadaşlık yapan ondan
etkilenirdi." şeklinde konuştu.
"Onun derdi
ümmetti, ümmetin vahdetiydi"
Konuşmasının
devamında kayınpederinin hayatı boyunca sürdürdüğü Aziz İslam davasının
mücadele süreci hakkında aktardıklarını paylaşan Yasak, "Mücadele tarihini
anlatır, geçtiği zorlu süreçlerden bahseder; geçmişte hangi zor aşamalardan
bugüne gelindiğini, bu günlere kolay gelinmediğini, davanın bu seviyeye
gelmesinde şehitlerin kanının bereketi olduğunu söylerdi. Seyda, bedel ödeyen
bir insandı. Ahlakı Kur'an'dı. O mücadelesiyle yaşantısıyla varoluş mücadelesi
vererek bir rol model olmaya çalıştı." diye belirtti.
Molla
Durgun'un kimi zaman belki aile efradından uzak gurbetleri ve hicretleri yaşasa
da mücadele azminden hiçbir şey yitirmediğinin altını çizen Yasak, "O
kültürünü yine Kur'an'a borçluydu. Bir hadisi kaynaklarıyla sayfa numarasıyla
beraber verebilecek kadar hafızası güçlüydü. Özellikle meselelerin Kur'an
çerçevesinde değerlendirme kültürü çok güçlüydü. Şöyle ki; olaylara, eşyaya,
hadiselere, resmin bütününe bakarak bütüncül düşünerek analiz yapmayı tavsiye
eder, parçacı değil bütüncül düşünmeyi ve hareket etmeyi severdi. Hiçbir zaman
ümmetin ve dünya Müslümanlarının kimlikçi, mezhepçi, bölgeci, kavmiyetçi
düşünmesini istemezdi. Onun derdi ümmetti, ümmetin vahdetiydi. Ehli imana karşı
mütevazi, zalimlere karşı ise izzetli ve şerefli olmasını bilen bir
önderdi." dedi.
"Ömrünü İslam
hizmetine ve Allah'ın davasına adamış bir şahsiyet olarak ömrünü sonlandırması
onun için en büyük lütuftur"
Merhum
Durgun'un damatlarından Molla Şakir Arı ise, Molla Mustafa'nın kendisini en çok
etkileyen yönünün İslam davasına olan sadakat ve samimiyetinin yanında olgun
yaşına rağmen bir gençteki İslami heyecanın onda halen diri olması ve
etkileyici analiz ve hitabı olduğunu söyledi.
"Camia
olarak davanın sütunu olan bir alimin aramızdan göçmesinin üzüntüsünü
yaşamaktayız" diyerek duygularını paylaşan Damat Arı, "Seyda'nın
yaşantısı, hizmeti, davaya olan bağlılık ve sadakati onun imanına şahitlik
etmiştir. Yaklaşık 70-80 yıla yakın ömrünü İslam'ın hizmetine ve Allah'ın
davasına adamış bir şahsiyet olarak böyle bir ömür sürmesi Allah'ın ona
bahşettiği en büyük lütfudur.
Özellikle
ondan etkilendiğim samimiyet, teslimiyet, ihlas ve Allah'ın davasını her şeyden
üstün tutmasıdır. Tıpkı İslam'ı özümsemiş 15-16 yaşındaki bir genç gibi o ruhu
ve heyecanı ölümün son anlarına kadar yaşaması, Allah'ın davasını insanlara
anlatayım endişeyi gerçekten unutulmayacak bir özelliğiydi." ifadelerine
yer verdi.
Arı,
"Kendisi, bu coğrafyada İslami mücadelenin oluşmasında hizmetleri olan
biridir. Bu hizmette var olan şahsiyetlere Seyda'nın bir dokunuşu olmuştur.
Mesela yaklaşık 25 yıldır Avrupa'da kalan bir tanıdığımın Türkiye'ye gelir
gelmez Seyda'yı sorması beni çok etkiledi. Şahsen imam olmama rağmen birisine
yakalayalım da İslam davasına kazandırayım endişesini ve azmini oluşturamıyor,
Seyda'daki o ruhu yakalayamıyoruz." şeklinde konuştu.
"Seyda, tüm
duygularını Allah'a feda edercesine kibir, enaniyet gibi hasletlerden
arınmıştı"
Seyda'nın hem
medrese kökenli oluşu hem de diğer bilimlerde kendini geliştirmiş olması nedeniyle
bir topluluktaki en üst düzeydeki akademisyeni etkileyebilecek, herkesi tatmin
edebilecek hitaba ve kabiliyete sahip olduğunu söyleyen Arı, "Bir ayet
veya hadisi aktardığında konuları öyle bir şekilde birbirine bağlıyordu ki
herkes nasibini alabildiği gibi cevabını da alabiliyordu. Hatta bir taziyede
arkadaşlarımın farklı konularda Seyda'ya sorup cevabını almak istediği sorular
vardı. Ben de bunun için Seyda'ya ulaşmaya fırsat ararken O, yemek faslından
sonra oradakilerin sormak istediği tüm soruları yanıtlarcasına bir konuşma
yaptı. Buna şahitlik edince gerçekten çok şaşırmıştım." dedi.
Molla
Durgundaki tevazu ve edebe dikkat çeken Arı, "Şeytan, genelde ilim ehliyle
uğraşır. Bundan dolayı ilimle beraber kişi de bazen enaniyet ve kibir gibi
duygular oluşuyor. Fakat Seyda'da bu durum farklıydı. Adeta tüm duygularını
Allah'a feda edercesine arınmıştı. Torunu yaşındaki bir çocuk dahi ondaki
samimiyet ve ihlası görünce 'sen benim ağabeyimsin' diyebiliyordu. Üzüntümüz
böyle bir şahsiyetin gölgesinin üzerimizden gitmesidir." diye belirtti.
(İLKHA)
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.