HÜDA PAR
Gençlik Politikaları Başkanı ve Mersin Milletvekili Faruk Dinç, TBMM'de
düzenlediği basın toplantısında, hem ülke sorunlarını hem de vekili olduğu
Mersin'in yerel sorunlarını gündeme taşıdı.
Dinç, yeni
eğitim öğretim yılının çocuklara, öğretmenlere ve ailelerimize hayırlı olmasını
diledi.
"Her geçen gün
yeni, sivil ve adil bir anayasaya ihtiyaç olduğunu hissetmekteyiz"
Sivil ve adil
bir anayasanın yapılması gerektiğine dikkat çeken Dinç, "12 Eylül'ün
yıldönümündeyiz. Türkiye 40 yıldır darbecilerin yaptığı anayasa ile idare
edilmektedir. Her geçen gün yeni, sivil ve adil bir anayasaya ihtiyaç olduğunu
hissetmekteyiz. Siyaset kurumu bu yasama döneminde yeni, sivil ve adil bir
anayasa yapmalıdır. Bu vesileyle 12 Eylül Darbesinde yargılanan ve dün
itibariyle vefat eden Molla Mustafa Durgun'u rahmetle anıyorum. Kendisine
Allah'tan rahmet, yakınlarına ve dava arkadaşlarına sabırlar diliyorum."
dedi.
"Ahlaki çöküntüden
dolayı vatandaşların can ve mal güvenliği tehdit altındadır"
Memleketin
genelini ilgilendiren iki önemli konuya dikkat çeken Dinç, "Toplumsal
huzuru tehdit eden 'ahlaki yozlaşma' ve bazı çevrelerce kışkırtılan 'yabancı
düşmanlığı' uzunca bir süredir gündemi meşgul etmektedir. Ahlaki çöküntü her
geçen gün farklı bir yönüyle karşımıza çıkmakta ve sonuçları toplumsal huzuru
tehdit etmektedir. Alkol, uyuşturucu madde, kumar, bilgisayar oyunları,
internet ve diğer bağımlılık türlerinin etkisiyle şiddet olgusu, toplumumuz
için üzücü bir gerçeklik haline gelmiştir. Trafikten aile birliğine, iş
hayatından sokağa, insanlar arasındaki tahammül maalesef ortadan kalkmıştır.
Aile ortamında ve eğitim hayatında ahlaki değerlerle yetiştirilemeyen çocuklar
birer suç öznesi haline gelmektedir. Henüz çocuk yaşlarda birbirlerine zarar
veren hatta ölümlere sebebiyet veren gençler büyük ahlaki erozyonun
habercisidir. Çeteleşme ve mafyatik grupların yoğunluğu son yıllarda büyük bir
artış göstermiş, suç oranları gözle görülür şekilde artmıştır. Vatandaşların
can ve mal güvenliği tehdit altındadır. Devlet bu gerçekler karşısında katı
tedbirler almalı, suç örgütlerinin önüne geçilmesi için ceza mevzuatında önemli
değişikliklere gidilmelidir." ifadelerine yer verdi.
"Sığınmacı meselesi
insani bir politikayla çözüme kavuşturulmalı"
"Irkçılık toplumsal
huzur ve barışı tehdit ediyor" diyen Dinç, açıklamasının devamında şunları aktardı:
"Türkiye'de
bazı politikacıların öncülük ettiği sığınmacı karşıtlığı tehlikeli bir boyuta
ulaşmış, doğrudan bir ırka ve dile yönelik nefrete dönüşmüştür. Bu topraklar
yüzlerce yıldır çeşitli etnik grupların bir arada, barış içerisinde yaşadığı
bir coğrafyadır. Tarihi süreçte belirli etnik gruplara karşı başlatılan inkâr
ve ayrımcı politikalar birçok olumsuzluğu beraberinde getirmiştir. Bir kez daha
bu tuzağa düşülmemelidir. Toplumu doğru yönlendirmek ve toplumsal huzuru
sağlamakla yükümlü siyasetçilerin kışkırttığı çeteler sokaklarda yabancı avına
çıkmakta, birçok yabancı kişi suçsuz yere linç edilmekte üstelik şiddet anına
dair görüntüler her yerde servis edilmektedir. Toplumsal huzuru hedef alan bu
eylemlere yönelik ne yazık ki yetkililerce yeterli tedbir alınmamakta, aksine
şikâyette bulunan sığınmacıların gerekli belgelere sahip olsalar bile sınır
dışı edildikleri iddia edilmektedir. Sığınmacı meselesi insani bir politikayla
çözüme kavuşturulmalı, yetkililer bazı kesimlerce köpürtülen sığınmacı
karşıtlığının etkisiyle insan haklarına aykırı bir tutum içerisine
girmemelidir. Hiçbir ırkın ve dilin
ötekileştirilmesine
izin verilmemeli, toplumsal huzuru bozmaya yönelik eylemler cezasız
bırakılmamalıdır. Ülkede planlı olarak başlatılan ırkçı kampanyanın sadece
insani değil siyasi ve ekonomik sonuçlar doğuracağı da unutulmamalıdır."
"Deprem sonrası
Mersin aldığı göçlerle konut krizi ortaya çıktı"
Seçim bölgesi
olan Mersin ilinde ciddi mağduriyetlere yol açan birkaç hususu da paylaşan
Dinç, "Mersin ilimizde vatandaşlarımızla bir araya geldik. 6 Şubat'ta
büyük felaket yaşadık. 14 milyon vatandaşımız direk etkilendi. 85 milyon
vatandaşımız ise dolaylı bir şekilde bu depremden etkilendi. Bu depremin
sonucunda özellikle vatandaşların çoğu Mersin iline göç etmek zorunda kaldı.
Resmi rakamlara göre 180 bin belediyenin su faturası üzerinden yaptığı
istatistiklere göre ise 350 bin vatandaşımızın Mersin'e göç ettiğine dair
veriler paylaşılmaktadır. Tabi bunun sonucunda bir konut krizi ortaya çıktı.
Bununla beraber iş yeri krizi de çıkmış durumdadır." diye konuştu.
"Mersin ilimizde
bir tekstil kenti kurulmalı"
Konut krizi
ile beraber işyeri sorununun da ortaya çıktığını belirten Dinç, "Özellikle
tekstil işi yapan vatandaşlarımız ciddi sıkıntılar çekmektedir. Mersin ilimiz
bir tekstil merkezidir. Ancak tekstil işiyle uğraşan vatandaşlar mahallelerde
dükkân bulamamakta ve buldukları dükkanlarında fiziki şartları uygun değildir.
Bundan dolayı vatandaşlarımızın bizden isteği bir şekilde Mersin ilimizde bir
tekstil kentin kurulmasıdır. Biz de vatandaşlarımızın sesini yetkililere
duyurmak istiyoruz." dedi.
"İlimizdeki
nakliyeciler sitesi bir baraka şeklindedir"
Vekili olduğu
kentin bir diğer sorununun da nakliyeciler sitesiyle ilgili olduğunu aktaran
Dinç, "Mersin ilimiz bir liman merkezidir. Özellikle ihracat ve
ithalatların yapıldığı bir merkezdir. Ancak ilimizdeki nakliyeciler sitesi bir
baraka şeklindedir. 90'lı yıllardan bugüne halen o şekildedir. Yapılması
planlanan bu sitenin acil bir şekilde bitmesi gerekiyor. Bununla birlikte
limanda ücretler çok yüksektir. İskenderun Limanına kıyasla ücretler 2-3 kat
daha yüksek alınıyor. Boş konteynerlar teslim alındığında bir mühürleme işlemi
yapılıyor. Nakliyecilerin bir şikayeti de bu mühürleme işleminin boş
konteynerın alındığı yerde değil de 8 kilometre uzakta başka bir yerde
alınmasıdır. Bu da ciddi iş kaybına sebebiyet veriyor. Yakıt fiyatları ortada,
bu da ücret olarak onları etkiliyor. Çözüm olarak boş konteyner alınan yerde
bir personel görevlendirilmeli ve bu işlem orada yapılmalıdır. Ayrıca kantar
sorunu mevcut. Kantar şehrin 6 kilometre uzaklığındadır. Normalde bu kantarın
şehrin 20 kilometre dışında olması gerekiyor. 6 kilometre yakınında olduğu için
bütün yük taşıyan araçlar bu kantara takılıyor. Bu da bir sorun olarak çıkıyor
karşımıza. Bazı araçlar bu kantara takılmamak için mahalle yollarını
kullanıyorlar. Bu da ciddi bir şekilde trafik sorununa sebebiyet
vermektedir." şeklinde belirtti. (İLKHA)