Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS), 17-18 Haziran
2023 tarihlerinde yapılacak.
17 Haziran tarihinde Temel Yeterlilik Testi (TYT), 18
Haziran tarihinde sabah oturumunda Alan Yeterlilik Testleri (AYT), öğleden
sonra oturumunda Yabancı Dil Testi (YDT) uygulanacak.
Sınav sonuçlarının, çocukların zeki ya da akıllı olacağı, bu
hayatta başarılı olması ya da olmaması anlamına gelmeyeceğinin altını çizen
Sun, çocuklarımıza olan sevgimizin sınav sonucuna bağlı olarak değişmemesi
gerektiğini ifade etti.
"Başkasıyla kıyaslama
yaparsak çocukta öz benlik saygısını yitirmesine yol açıyor"
Sınav sürecinde ebeveynlerin heyecanlarını aşırı derecede
abarttıklarını ifade eden Sun, "Sınav sürecinde ailede bir heyecan olacak
ama bazı anne ve babalar heyecanlarını aşırı derecede çok abartıyorlar. Çocuğa
birincil bakım veren kimse kendi heyecanını kontrol etmesi gerekiyor. Kişinin
kendi heyecanı kontrol etmemesi halinde duygular bulaşıcıdır ve o duyguların
bulaşıcılığından kaynaklı çocuklarda o kaygıyı yaşamaya başlıyor. Bunun
haricinde çocuklara bir yandan da sevgiyi vermemiz gerekiyor. Çocuklarımıza
olan sevgimiz sınav sonucuna bağlı olarak değişmemelidir. Yani sınavdan iyi
aldı diye sevilecek bir çocuk kötü bir sonuç aldı diye sevmeyecek çocuk olarak
kategorize edilmemesi gerekiyor. Çocuğun sınavı sonucunu değil çabasını
övmeliler. Sınav sonucu çocuğunun zevki ya da akıllı olacağı, bu hayatta
başarılı olması ya da olmaması anlamına gelmiyor. Sınav, bir anlamda hayata
yeni başlangıç yapmak için belki de bir araç ama sınava geçen herkesin ilerde
çok başarılı olacağı ve çok iyi yerlere geleceği anlamına da gelmiyor. Ya da
sınavı geçmemesi halinde ileride çok kötü bir hayat yaşayacağı anlamına da
gelmediği aileler tarafından bilinmesi gerekiyor." şeklinde konuştu.
Kıyaslamalara katiyen girilmemesi gerektiğini söyleyen Sun,
"Yani çocuğu olduğu haliyle kabul etmeyip başkasıyla kıyaslama yaparsak
çocukta öz benlik saygısını yitirmesine maalesef yol açabiliyor. Bu açıdan
çocuğa kıyaslama yapılmaması gerekiyor. Tıpı kazanmalısın ya da şu kadar puan
almalısın gibi böyle koşul belirten gereklilik ve dayatmalı cümleler, çocuğun
kaygısı daha yüksek derecelere çıkmasına yol açan durumlardan bir tanesidir.
Bazı anne ve babalara bakıldığında geçmişte kursaklarında kalmış bir meslek
varsa o mesleği çocukları üzerinden gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Yani
çocukları onlar için bir proje gibidir. Çocuğun ileride doktor olması halinde
bile mesleğinde çok da tatmin alamayan bir evlada dönüşmesine yol açıyor.
Bundan dolayı anne ve babalar çocuğun bilgi becerisi ya da yeteneği neyse o
yeteneğine uygun olan mesleği seçmesi için teşvik etmeleri gerekir."
ifadelerini kullandı.
"Kendini ihmal
etmemiş bir anne ve baba daha sabırlı ve hoşgörülü olabiliyor"
Sun, "Bazı anne babalar böyle olağanüstü hâl ilan
ediyorlar. Yani çocuk sınava girecek diye kapının altından yemek bırakmaları,
misafirler hiç eve davet etmiyorlar, o evde hiç televizyon izlenmiyor tarzı
durumlar gerçekleşiyor. Bu durum çocuk üzerindeki baskı yine artıran
durumlardan bir tanesidir. O süre içerisinde aile kendi hayatından
vazgeçmemelidir. Ebeveynler sırf evlatları sınava girecek diye de kendilerini
mutlu edecek aktivitelerden vazgeçiyorlar, sosyal hayatlarını kısıtlıyorlar.
Yani kendileri misafirleri eve davet etmedikleri gibi misafirliğe gitmiyorlar
ve kendilerini şarj edecek herhangi bir aktivitede maalesef
gerçekleştirmiyorlar. Anne ve babalarında bu süreçte kendilerini yenilemeleri
ve ihmal etmemeleri çok önemlidir. Çünkü ihmal etmemiş bir anne ve baba daha
sabırlı ve hoşgörülü olabiliyor, bu da çocuğa olumlu yansıyor. Sadece anne ve
baba kendini şarj edecek durumlar değil
aynı zamanda çocuğun da arada kendini şarj edeceği sosyal
aktivite etkinliklerinin önünü açmaları gerekiyor. Yani her şeyi sınav endeksli
yapmamaları lazım. Bundan dolayı kişinin kendisine mola verdirtecek
aktivitelerin önünü açması lazım." diye belirtti.
Sun, ebeveynlere son
olarak şu tavsiyelerde bulundu:
"Çocuklarını akrabalarla son demde çok fazla görüştürmemeleri
gerekiyor. Sınava yakın akrabalar aradıklarında sana başarılar dilerim, bunu mu
alacaksın, şunu mu alacaksın gibi cümleler çocuk üzerindeki baskı
artırabiliyor. Bu konuşmaları kimler yapacaksa onları uyarılıp çocuğun hayatı
sadece sınavdan ibaret olmadığı bilinciyle hareket etmeleri gerekiyor. Yani
dersleri 'nasıl' sormak yerine 'nasılsın' diye sorulabilir. Sınavın dışındaki
hayatı merkeze alarak daha genel sorular sormaları gerekiyor. Çocuğa sürekli
sınavı hatırlatacak konuşmalardan kaçınmaları lazım." (İLKHA)