37,0351
34,2687
3.030,48
Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremde
etkilenen illerden biri de Diyarbakır oldu. Millî Eğitim Bakanlığının
açıkladığı takvime göre 1 Mart itibariyle aralarında Diyarbakır'ın da olduğu
bazı illerde eğitim öğretime başlanacak.
Deprem sürecinde etkilenen öğrenci ve öğretmenlerin
başlatılacak eğitim-öğretim sürecine adapte olmaları konusunda gerekli alt yapı
çalışmalarının tamamlanması hususunda bir takım önerilerde bulunan Eğitim
Bir-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Ramazan Tekdemir, başta barınma olmak üzere
temel ihtiyaçların mevcut veya yeni ikamet adreslerine göre karşılanması ile
psikolojik ve sosyolojik desteklerin verilmesine yönelik gerekli ön
hazırlıkların yapılmasının sürece katkı sunacağını söyledi.
Başta eğitim camiası olmak üzere depremde hayatını kaybeden
vatandaşlar için taziye mesajını paylaşan Tekdemir, "Öncelikle hepimizin
ülke olarak büyük bir yıkım getiren deprem felaketiyle karşı karşıya olmamızdan
kaynaklı zor günlerden geçiyoruz. Deprem felaketinin neden olduğu vefatlarımız,
yaralananlarımız ve her biri trajik hikayelerimiz var. Bizler hayatını
kaybetmiş tüm kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralananlara acil şifalar
diliyoruz. İnşallah ülke olarak hep birlikte bu yaralarımızı sararız. Elbette
birçok kamu çalışanıyla beraber eğitimci hayatını kaybetti. Biz de Diyarbakır
olarak 7 eğitim çalışanımızı kaybettik. Toplamda 414 vatandaşımızı kaybetmenin
üzüntüsünü yaşıyoruz." dedi.
"Normalleşme
açısından okulların açılmasını önemli bir eşik olarak değerlendiriyoruz"
Millî Eğitim Bakanlığı'nın açıkladığı bir takvim doğrultusunda
1 Mart itibariyle Diyarbakır'ın içerisinde olduğu bazı illerde eğitim-öğretime
başlanacağını dile getiren Tekdemir, "Tabi ki bu kolay olmayacak ama
burası bir gerçek ki normalleşmeyi ne kadar erken başlatabilirsek bu travmayı
daha kolay atlatabileceğiz veya daha kısa süreli atlatma imkânı elde
edebileceğiz. Bu açıdan okulların açılmasını önemli bir eşik olarak
değerlendiriyoruz." ifadelerini kullandı.
Depremden kaynaklı çocuklarda travma sonrası stres bozukluğu
belirtilerinin baş gösterebileceğine işaret eden Tekdemir, "Bunları tespit
edip gidermeye çalışmak için muhakkak oryantasyon eğitimlerini deprem
bilinciyle birlikte vermeliyiz. Özellikle okul çağındaki çocuklar, normal
çocukluk deneyimlerinin ve dönemlerinin tümüyle dışında bir süreci deneyimlediler."
şeklinde konuştu.
Tekdemir, "Yaşanan travmanın elbette bir şiddeti oldu.
Bu travmanın türü kişilik özellikleriyle birleştiğinde belki çocuklarda
fonksiyonel olmayan birtakım belirtiler meydana getirecek ve bunlar kimi
çocuklarda uzun kimilerinde daha kısa süreli olacaktır. Bunun ilişkin bir
psikososyal eğitim gerekli olacaktır. Çocukların kaygı, depresyon ve
psikosomatik bozukluklarını gidermeye yönelik ayrı bir eğitim elbette şart
görünüyor." diye belirtti.
"Okullarımızın
dayanıklılık ve sağlamlık testinden geçirilmesi gerekiyor"
Eğitim-öğretime başlayacağımız sırada çocuklarımızın
akademik derslere odaklanmaları zaman alabileceğini belirten Tekdemir,
öğrencilerin bu süreci sabırla atlatmalarına yardımcı olunması gerektiğini,
eğitimin tüm çalışanları ve bileşenleri olarak öğretimin normal rutinini devam
ettirme hususunda elbirliği yapması ve tüm çabaları bir araya getirip sürecin
normal bir seyir kazanması konusunda herkesin destek vermesi gerektiğine vurgu
yaptı.
Yaşanan travmanın çok büyük bir deneyimi öne çıkardığını ve
bunun yansıması çok farklı, belki yıllara sarkan bazı sonuçlara neden olacağını
söyleyen Tekdemir, "Bizim bu süreci olabildiğince atlatmaya dönük çalışma
ve çabalarımızı bir araya getirmemiz çok gerekli görünüyor. Bu açıdan öncelikle
bir hasar-tespit yapmamız gerekiyor. Okullarımızın eğitim-öğretime açılmasını
bir takvim ölçeğinde değerlendirdiğimizde bütün okulların dayanıklılık ve
sağlamlık testinden geçirilmesi gerekiyor. Fiziki açıdan tüm okullar dayanıklı
ve sağlam olduğu kesin raporlara bağlanmadan o okulun asla açılmaması
gerekiyor. Bu konuda uzman ekiplerin eğitim yapıldığı tüm kurumları sağlamlık
testi yapmaları ve bunu kamuoyuyla şeffaf bir şekilde paylaşmaları yararlı
olacaktır." ifadelerini kullandı.
Tekdemir, "Okulların hasar durumunun çok iyi yapılması
gerekir. İleride bir takım artı şokların da gerçekleşme olasılığını göz önünde
bulundurarak eğitim-öğretime açılmalıdır. Bunu yaparken okulun tüm
bileşenleriyle bu durumu paylaşmak ve şeffaf bir şekilde katılımcı ilkesini
dikkate alarak yönetilmelidir. Bunun için öğrenci ve velilerin bu süreçten
haberdar etmek elzem görünüyor." dedi.
"Çocuklarımız
için misafir olarak ikamet ettikleri yerlerde misafir sınıflar açılmalı"
İkamet değişikliğinin oluşturacağı olumlu ve olumsuz
etkilere de değinen Tekdemir, "Yaralanan veya il içi ile il dışına
yönlendirilmiş çocuklarımız olabilir. Onun için il milli eğitim müdürlüklerinin
kesinlikle öğrencilerin tespitini iyi yapmalıdır. Yani il dışına veya içine
doğru hareket yaşayan kaç çocuk var? Bu hareketlilik çevreden merkeze yoksa
merkezden çevreye doğru mu? Tüm bu tespiti yaparak bir döküm çıkarmalı,
çocukların eğitim-öğretim hayatı içerisinde kalmalarını sağlayacak tedbirler
alınmalıdır. Eğer çocuklarımız çadırda hayatlarını devam ettiriyorlarsa çadır
sınıflar, misafir olarak ikamet ettikleri yerlerde misafir sınıflar açarak bir
şekilde eğitim-öğretime tüm çocukların ulaşabileceği sınırlara genişletmek
gerekiyor." şeklinde konuştu.
Bu süreci sadece öğrencilerin yaşamadığını, aynı şekilde
öğretmenlerin ve diğer eğitim çalışanlarının da çok ciddi bir şekilde olumsuz
etkilendiğinin altını çizen Tekdemir, binlerce kişinin ağır hasarlı evlerden
çıkmak zorunda kaldığını ve bunun belki on binlere ulaşan rakamlara tekabül edebileceğini
belirterek şunları söyledi:
"Evsiz kalan öğretmenlerimiz ve eğitim çalışanı
arkadaşlarımız olabilir. Bu süreçte onlarında kalabilecek uygun yerler
oluşturmak gerekiyor. Eğitim-öğretim sadece öğrencilerle değil aynı şekilde
öğretmenlerle de yapılan bir süreçtir. Dolayısıyla öğretmenlerimizin de bu
süreçte kalıcı konut bulma ile ilgili durumlar araştırılmalı ve bu konuda yer
problemi yaşayan öğretmenlerimize birtakım çözümler üretilmelidir. Bu travmada
olumsuz etkilenen öğretmenlerimiz içinde yine psikososyal eğitimler ve
destekler verilmelidir."
"Sınava
hazırlanan çocuklarımıza birtakım teşvik ve olanaklar oluşturmalıyız"
Diyarbakır özelinde 1 Mart'ta okulların açsılmasını
destekliyoruz. Kısmi de olsa mutlaka eğitim-öğretim hayatımız başlamalıdır. Bu
takviminin öne çekilmesini değerli buluyor, ötelenmesini çok doğru bulmuyoruz.
Mümkün mertebede çocuklarımızın normal rutinli yaşayabilecekleri sürece, hızlı
bir şekilde adapte olmalarını gerekli görüyoruz.
"Öğrencilerin ihtiyaçları giderilmeli, eğitim-öğretime
adapte olmaları için gerekli olan yan birtakım unsurlar ve faydalar
gözetilmelidir" diyen Tekdemir, "Bu noktada öğrencilerimize destek
verilirken her türlü ihtiyacını göz önünde bulundurarak gerekirse ders
kitaplarının yanında kaynak kitaplar noktasında sınava hazırlanan çocuklarımıza
birtakım teşvikler ve olanaklar oluşturmalıyız. Millî Eğitim Bakanlığının
destek ve yetiştirme kurslarının yanı sıra gerektiğinde bu tür öğrencilerimiz
için birtakım telafi eğitimler yapmak ve ek destekler vermek gerekiyor. Çünkü
bu çocuklarımızın derslere akademik odaklanmaları daha geniş bir zaman
gerektirebilir. Bu anlamda çocuklarımızı hızlı bir şekilde desteklemek adına
çocuklarımızı bu tür faydalarla imkân alanları oluşturmamız gerekir." diye
belirtti.
Tekdemir, "Çocuklarımızın mahalle ve okul çevresi
değişebilir. Bunları göz önünde bulundurarak çocuklarımızın bulunduğu ortama,
sınıfa, okula, yaşadığı travmanın etkisiyle uyum sağlamasını oluşturabilmek
için öğretmenlerimizin ve okul çalışanlarımızın daha ilgili olmaları ve özel
olarak değerlendirmeleri de yerinde olacaktır." şeklinde konuştu.
"Yatırım
programına alınan okulların hızlı bir şekilde bitirilmesi sağlanmalı"
Elâzığ depremi sonrası Diyarbakır'da yıkımı uygun görülen
okulların mevcut sürecine değinen Tekdemir, "İhale aşamasına gelen ve yeni
yapılan tespitlerle ağır veya orta hasarlı raporlaştırılmış okullarımız var.
Bundan ötürü ihale ve sözleşme aşamasındaki veya yatırım programına alınan
okulların hızlı bir şekilde bitirilmesinin sağlanması gerekiyor. Çocuklarımızın
eğitim-öğretim hayatına sağlıklı ve kalabalık olmayan ortamlarda devam
etmelerinde imkanlar oluşturulması gerekiyor. Bu anlamda ağır ve orta hasar
durumu tespit edilen okullarımızı çok iyi analiz etmek gerekiyor." dedi.
En önemli önceliğin fiziki anlamda güvenli olması ve
çocukların mutlaka güvenli ortamlarda eğitim-öğretime başlamasıyla beraber
güvenli olmayan hiçbir sınıf ve okulda eğitim-öğretime başlanmaması
gerektiğinin altını çizen Tekdemir, gerekirse bu nokta da farklı önlemler geliştirilebileceğini
ve ders süreleri azaltılabileceğini söyledi. (İLKHA)
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.