Özellikle pandemi sürecinden sonra çocukların teknolojiye
çok fazla çocuklar maruz kaldıklarını belirten Aydın pandemi ile birlikte
çocukların izledikleri görüntüler, vurdulu, kırdılı, şiddet ve dövüş
içeriklerinin çocuğun bilinçaltına olumsuz şema olarak yerleştiğinin altını
çizdi.
Çocuklardaki öfke ve saldırganlıkla birlikte çocuğun
psikolojisini etkileyen en önemli süreçlerden birinin de çocuğun aile ortamı
olduğunu dile getiren Aydın, çocuğun geçmiş yaşam öyküsünde anne-baba
arasındaki çatışmalar, kavgalar, iletişimsizlik, koşulsuz sevgi ve duygusal
açlığı gibi oluşması durumunda çocukta kaygı, gerginlik ve stres oluşturduğunu
belirtti.
En sık karşılaşılan problemlerden birinin çocuklardaki
davranış bozuklukları olduğunu söyleyen Aydın, "Çocukların ailesi veya
okul olsun bulunduğu sosyal çevreye uyum sağlamasını bekleriz ama bazı
çocuklarımız kendi iç dünyalarında ki yaşadıkları kaygı, stres, gerginlik veya
iş dünyasındaki çatışmalardan kaynaklı bunun davranışlarına yansıtması gibi
bazı problemlerle de karşılaşabilmekteyiz. Yani çocuğun iş dünyasındaki
çatışmaların davranışlarındaki olumsuzluklar olarak yansımasına davranış
bozuklukları diyoruz. Peki çocuklardaki davranış bozuklukları nelerdir. Alt
ıslatma, dışı kaçırma, çocuklarda tırnak yeme, parmak emme, saç koparma,
çocuğun yalan ve hırsızlık yapması, çocuğun küfür etmesi, hırçınlık, inatçılık
gibi bu tarz problemlerle karşılaşmamız ve daha birçok sorunlarla ve
davranışlarla da karşılaşabiliyoruz ama bunların asıl temelinde genelde kocaman
bir kaygı şeması yatıyor. Bunun birçok sebebi ve nedeni var ama altında önce
genetik faktörler var mı diye inceleriz. Yani bir çocuk tırnak yiyor önce
aileye sorarız, aile öyküsü bizim için çok önemlidir." şeklinde konuştu.
"Çocuk 5 yaşına
geldiği halde sürekli alt ıslatma yapıyorsa buna davranış bozukluğu deriz"
Aydın, "Geçmişte anne, baba veya başka biri ailede
tırnak yiyen veya şu davranışı yapan başka birisi var mıydı diye sorarız ama
eğer yok derlerse çevre faktörü dediğimiz süreç çok önemlidir. Yani çocuğun
kaygısını, stresini ve gerginliğini artıracaktır. Bu kaygı ve stres neden
arttıysa bunun oradan çıkarılması minimalize edilmesi lazım. 5 yaşındaki çocuk
sürekli olarak sık sık altını ıslatıyor. Normalde 5 yaşındaki bir çocuğun
altını ıslatma veya dışı kaçırma probleminin olmaması lazım. Tuvalet eğitimi
dediğimiz 2,5 ve 3,5 yaş arasında verilmesi gereken ortalama bir eğitimdir ve
bu çocuk 5 yaşına geldiği halde sürekli, aylarca, gece veya gündüz olsun alt
ıslatma yapıyorsa işte buna davranış bozukluğu deriz." ifadelerini
kullandı.
2 yaşındaki bir çocuğa tuvalet eğitimi verildiği halde
yaklaşık 2 veya 3 ay sonra tekrar alt ıslatma problemi ile karşılaşıyorsak
burada davranış bozukluğu vardır diyemediklerini dile getiren Aydın,
"Çünkü çocuğun bulunduğu yaşa ve gelişim dönemine göre değerlendirmemiz
gerekir. Çünkü 2 yaşındaki çocuğuna tuvalet eğitimi verilip 'anne-baba çişim
veya kakam geldi' dese bile çocuğun o anki fizyolojik ve biyolojik gelişimi tam
henüz hazır olmadığı için alt ıslatmaya ya da dışı kaçırma yapabilir. 2,5-3
yaşlarında anaokuluna giden bir çocuk düşünelim. Arkadaşının kalemini gizlice
çalıp eve getiriyor. Oradaki çalmak kelimesi de yanlıştır. Niye? Çalma anlamını
2,5-3 yaşındaki çocuk bilmez ve anlamaz. Tabii ki ona davranış ve ahlaki değer
eğitimi veririz ama çocuk 8 yaşındayken sürekli arkadaşının kalemini veya
silgisini çantasına koyup eve getiriyorsa, işte o zaman burada bir davranış
bozukluğu vardır diyebiliriz. Yani yaşını ve çocuğun gelişim dönemine uygun
değerlendirmemiz de oldukça faydalıdır." diye belirtti.
"Eğer
çocuklarınızda davranış bozukluğu olduğunu düşünüyorsanız bununla ilgili
sorunun kaynağını doğru tespit edin"
Uzman Pedagog Aydın, şöyle devam etti:
"Kaygı, gerginlik ve stresle birlikte çocuk dikkat
çekmek için örneğin tırnak yiyor, altını ıslatıyor, öfkeli saldırmalar, hırçın
veya agresifçe davranabilmektedir. Yani ailelerinde buradaki tutum ve
davranışları çok önemlidir. Çocuğun iç dünyasında yaşadığı çatışmaları genetik
mi değil mi diye ailelere sorarız. Genelde de ailelerin tutum ve
davranışlarında ki bazı olumsuzluklar ve yanlışlıklar çıkabilmektir. Bu yüzden
de anne-babalara önerim şu oluyor. Eğer çocuklarınızda davranış bozukluğu
olduğunu düşünüyorsanız bununla ilgili sorunun kaynağını doğru tespit edin.
Örneğin kardeş doğmuştur. kardeş doğduktan sonra çocukta tırnak yeme
başlamıştır ya da kardeş doğduktan sonra çocuk da çok yoğun öfke nöbetleri,
uyku problemleri, gece terörü dediğimiz kabuslarla uyanma ve çocuğun onu kabus
gibi hatırlayamaması gibi çocuklarda bazı olumsuz davranışlarla karşılaştıysak
bunun sebebi nedir diye aileler mutlaka düşünsün ve bunun sebebini çözümlemeye
çalışsın ama asla cezalandırma, karanlık odaya kapatırım seni, bak görürsün
baban gelecek geldiği zaman sana gününü gösterecek gibi tehditler asla
yapılmasın. Sorunun kaynağı tespit edilip minimalize edilmelidir. Eğer
gerekiyorsa bir pedagog ya da psikologdan da destek alınmaya ihtiyaç
vardır." (İLKHA)