İTTİHADUL ULEMA Üyesi Molla Mehmet Şenlik, İslam'a göre işçi ve
işveren arasındaki münasebetin nasıl olması gerektiği hususunda uyarı ve
tavsiyelerde bulundu.
"İşçi, ücretini aylarca beklediği zaman bu haksızlıktır ve
zulümdür"
Hazreti
Peygamber'in üzerinde sık sık durduğu ve sahabelerine tavsiyelerde bulunduğu
meselelerden birinin de işçi hakları olduğunu belirten Şenlik, "İşçi,
sürekli işverenin gözü önünde değildir. Bundan dolayı başta işverende dürüstlük
olması gerekiyor. İşçinin hakkını yememesi, ücretini tam ve zamanında ödemesi
lazım. Peygamber Efendimiz, ‘işçinin ücretini alın teri kurumadan önce
ödeyiniz’ diye buyurur. İşçi ücretini hemen aldığı zaman ferahlıyor ve işteki
yorgunluğunu unutuyor. Aldığı ücretle ihtiyacını gördüğü zaman onu rahatlatıyor
ama yorgun yorgun eli boş döndüğünde aylarca beklediği zaman bu haksızlıktır ve
zulümdür. İşçinin ücretini taksite bağlamamak lazımdır. Günlük mü, haftalık mı
veya aylık mı ödeme yapılacağına işçi ve işverenle bir sözleşme yapılmalıdır ve
buna riayet etmelidir." dedi.
"İşçi emanete ihanet etmemesi ve malzemeleri kendi malı
gibi kullanması gerekiyor"
Şenlik,
"Gerekirse işçinin ihtiyacı olduğu zaman önceden ödeme yapılır ve bu bir
iyiliktir, işçiyi daha da sevindirir. Arada işçinin gönlünü hoş etmek için
arada bir şeyler vermek daha önemlidir. Bu, işçiyi mutlu eder ve işine daha da
bağlar. İşçiye gelince o da dürüst olmalıdır. Onun elinde işverenin aleti,
makinesi olabilir ve bu ona emanettir. Emanete ihanet etmemesi ve malzemeleri
kendi malı gibi kullanması gerekiyor. Nitekim çoğu işçiler, kendi malları
olmayınca çok hor kullanırlar. Bu yanlıştır ve iş ahlakı değildir."
şeklinde konuştu.
İşçinin,
işini yaparken riyadan uzak durması gerektiğine işaret eden Şenlik, "Aynı
tempoda ve sistemde çalışması güzel bir ahlak ve örnektir ama işverenin
olmadığı zamanlarda da aynı şekilde çalışması lazım. Her şeyde Allah, ikisini
de gözetmektedir. İşçi hile yapar, iş sahibi görmez ama Allah görür. İş veren
de ahirette 7 hakkı düşünmesi lazım ve onu hesap ederek işçinin hakkını
koruması gerekiyor. İşçi tazminatının ödenmesi, maaşı dışında ikramiye… Bunlar
konuşulmuşsa aynı ücrete dahildir, bunların da verilmesi lazım. İş verenin bunu
yemesi veyahut o işçinin yerine başkasını, akrabalarını veya dostlarını götürüp
sigortaya kaydetmesi kul hakkıdır. Bu yanlıştır, bundan sakınmaları
gerekiyor." diye belirtti.
Yapamayacağı
bir işi işçinin sırtına yüklememek gerektiğini vurgulayan Şenlik, "İşçiyi
saatinden fazla çalıştırmamak gerekiyor. Anlaşılan bir zaman ve bir saat
vardır. Saatin üstünde çalıştırdığı zaman primini vermesi lazım. Çalışmanın da
bir usulü vardır. Namaza veya abdeste gidiyorsa sağa sola takılmadan işini
yaptıktan sonra işinin başına dönmesi gerekir. İşveren onu ibadetinden
alıkoyamaz, bu Allah’ın hakkıdır. Allah'ın hakkı ayrı kul hakkı ayrıdır. 8 saat
onu çalıştıracaksa namaz vaktinde ‘sen namaza gidemezsin’ diyemezsin. Namaza ve
abdestte gider ihtiyacını görür, bunlar normal görülen şeylerdir ve çalışma
saatlerinin içerisine dahildir. İşçi de işe gittiği zaman yani kendisine
tanınan sonra veyahut yapacağı iş süresinden fazla zaman harcıyorsa bu da
zulümdür. Adamın hakkını yemektir çünkü işi terk etmiştir." şeklinde
konuştu.