37,5877
34,2646
2.883,32
Ortalama 5 yaş altı çocuk gruplarında yüzde 64 oranlarında
karşılaşılan rota virüsünün tanımı ve belirtilerini aktaran Diyarbakır Çocuk
Hastalıkları Hastanesi hekimlerinden Uzman Dr. Atilla Özvurmaz, bulaş riski ve
bu riske karşı alınması gereken önlemler ile bu tür tanılar karşısında
uygulanan tedavi süreci hakkında bilgi verdi.
Rota virüsünün çift sarmallı bir RNA virüsü olduğunu
söyleyen Özvurmaz, "Tekerleğe benzemesinden dolayı Latince 'Rota' ismini
almıştır. Endüstriyelleşmiş toplum ile gelişmiş ve az gelişmiş toplumlar
arasında görülme sıklığında çok büyük bir farklılık tespit edilmemektedir.
Rota, yüksek bulaştırıcılığa sahip bir virüstür. Dünyadaki tüm 5 yaş altındaki
çocukların bir kez dahi temas ettiği tespit edilmektedir. Çocuk yaş grubu içerisinde
5 yaş altındakilerin yüzde 37 ve 64 oranında en sık rastladığı rota virüstür.
Dünyada çocukluk yaş grubunda en sık ölüm nedenleri arasında 2'nci sırada yer
almaktadır. Bu nedenle rota virüsü toplumda sık görülen bir hastalık grubu
olarak yer almaktadır." dedi.
"Bu belirtiler virüs bulaşımından 2 gün sonra çıkıp ilk
semptomu ateş ve kusmadır"
Her virüsün bir semptomu olduğu gibi rota virüsün hedef
organının mide-bağırsak sistemi olduğunu belirten Özvurmaz, "Belirtileri,
Daha önce yaşadığımız covid virüsünün hedef organı solunum sistemiydi. Rota
virüsü, epiderma dokusunu yok ederek mukozaya ileri miktarda sıvı ile mineral
salımına yol açmakta ve buna bağlı olarak da bazı belirtiler ortaya
çıkmaktadır. Bu belirtiler, virüs bulaşımından 2 gün sonra çıkıp ilk semptomu
ateş ve kusmadır. Ateş ve kusmayı takiben bir hafta süren ishal ve sonrasında
karın ağrısıdır. Karın ağrısı, mukozanın tahribine bağlı olarak bağırsak
sistemi çok hareketlendiğinden bu çocuklarda karın ağrısına yol açmaktadır. Bu
belirtiler bir hafta devam ederken sürecin diğer belirtisi sıvı kaybına bağlı
olarak çocuklarda birtakım semptomlara yol açmaktadır." ifadelerini
kullandı.
Özvurmaz, "Bu semptomlarda hastalık hafif, orta ve ağır
olarak seyretmektedir. Hafif bulgularımız sıvı kaybına bağlı olarak çocuklarda
ağız kuruluğu ve göz yaşsız ağlama, semptomlar ilerlerse apatiklik hatta
hipogremiye bağlı şok tablosu bile gelişebilmektedir. Bu nedenle rota virüsünde
aile ve hekim ilişkisinin çok yakın olması, hastalığın semptomlarının ilerlemesi
durumunda acilen sağlık kuruluşlarına başvurmaları gerekmektedir."
şeklinde konuştu.
"Virüse yakalananların ailelerinin çok dikkat etmesi
gereken önemli nokta el hijyenidir"
Rota virüsünün, insandan insana bulaşan bir tür olduğunu
söyleyen Özvurmaz, "Ondan dolayı bu virüse yakalananların ailelerinin çok
dikkat etmesi gereken önemli nokta el hijyenidir. Sıkı temas yoluyla
bulaştığından bu kişilerin özellikli olarak kontamine yüzeylere dokunduktan
sonra ellerin ağız ve yüze dokunmaması, kontamine olan gıdaların alımından
sonra bulaş oluşmasına ve anneler, çocuk alt bezini değiştirdikten sonra el
hijyenine dikkat etmemesidir. Bundan dolayı özellikle tüm enfeksiyonlarda
olduğu gibi annelerimizin çocukların altlarını değiştirdikten sonra ellerini
sabunlu suyla yaklaşık 20 saniye yıkamaları gerekir." diye belirtti.
Bunun en güzel örneğini Covid döneminde gördüklerini
hatırlatan özvurmaz, "Covid de hedef organ akciğerlerdi fakat el yoluyla
bulaşma imkânı olduğundan ellerimizi yıkadık, maske taktık. Bu dönemde de hem
rota virüsü hem çocukluk yaş grubundaki viral enfeksiyonlar hem de Covid dönemi
önlemlerimizi alabileceğiz. Hastalarımızda bu dönemde rota virüsü ve gribal
enfeksiyon az görüldüğü gibi hastanemizde yatış oranlarının azaldığını tespit
ettik." dedi.
"Annelerin, çocuklara tuvalet eğitimi vermesi ve çocukluk yaş grubunda el yıkama alışkanlığını kazandırması lazım"
Uzman Dr. Atilla Özvurmaz
Bulaşın, çocuktaki semptom başlamadan 2 gün önce başlayıp
belirtilerin bitiminden 10 gün sonrasına kadar devam ettiğinin altını çizen
Özvurmaz, "Bu virüs dışkı yoluyla bulaşır. Dışkının temas ettiği yüzeyleri
ve elleri yıkamamaktan kaynaklanır. Bu konuda annelere önemli görev
düşmektedir. Annelerin, çocuklara tuvalet eğitimi vermesi ve çocukluk yaş
grubunda el yıkama alışkanlığını kazandırması lazım. Burada anne sütü de çok
önemlidir. Çünkü, Rota virüsü 2 yaş altı çocuklarda daha ağır seyretmekte iken
bu çocukların 0-3 ay döneminde semptomların daha hafif seyrettiği
görülmektedir. Bunun nedeni, özellikle anne sütüyle beslenen çocuklarda,
bağışıklık dokularının çocukta doğal bir koruyuculuk sağladığı ve bu nedenle 3
ay altı çocukların rota virüsü semptomlarına göre daha iyi koruyucu olduğu
tespit edilmiş." ifadelerini kullandı.
Özvurmaz, "Rota virüsü aşısı 1998 yılında ortaya
çıkmış, Dünya Sağlık Örgütü 2009 ve 2013 yıllarından itibaren bunların ulusal
aşı şemasına girmesini istemiştir. Bu virüsün aşısı ülkemizde 2 türlü olarak
bulunmaktadır. Birincisi bir, ikincisi 5 valanlı aşıdır. Bunlar diğer virüslere
karşı da koruyuculuk sağlamaktadır. Bunun diğer aşılardan farklı tek özelliği
oral yolla alınmasıdır. Oral yolla alınması dışında diğer aşılar her dönem
yapılabilirken bu aşının özelliği yapılma dönemidir." dedi.
Bu aşının ilk yapılması gerektiği haftanın 6 haftalık dönem
olduğunu söyleyen Özvurmaz, "İlk dozu 6 haftalık dönemden sonra başlayıp
14 hafta 6 alt gündür. Yani çocuğumuz rota aşısı oluyorsa ilkini 6 hafta ile 14
hafta 6 alt günde yapmalıdır, onun dışında yapılamaz. Yapılan uygulamalarda
rota virüsünün aşılarının çocuklarda bağırsakların iç içe girmesine neden
olduğundan ilk dozunun 6 hafta ile 14 hafta 6 alt gün dönemde yapılması
gerekir. 2'nci dozu ilk dozdan en az 4 hafta sonra yapmamız lazım. 2 aşımızın
uygulama şekli 2 ve 4'üncü ayda, diğer aşımız ise 2, 4 ve 6'ıncı ayda yapılır.
Bir hastamız ilk doz aşısını yapıp 2'nci dozunu kaçırması durumunda 2'nci
aşının en uzun süresi olan 8'inci ayda aşılamayı tamamen bitirmesi
gerekir." şeklinde konuştu.
"Hastanelerde yatan hastalara sıkı temas izolasyonu
uygulamalı, eve gönderdiğimiz hastaların da diğer çocuklarla temasını
engellemeliyiz"
Aşının koruyuculuğunun yapılan araştırmalara göre yüzde 74
olduğunu ve daha önemlisi aşı yapan kişilerin yüzde 95'inde hasta yatış oranı azaldığını
dile getiren Özvurmaz, "Hasta canlı virüs aşısı olduğu için immün
yetmezliği olan kişilere ve aşı yapan kişilerde aşıdan sonra önemli bir
reaksiyon gözükmüşse 3, aşıya bağlı bağırsakların iç içe geçme söz konusu ise
bunlara 2 veya 3'üncü doz aşısı yapılmaz. Aşının en önemli yan etkisi her
aşılarda olduğu gibi ateşe bağlı yan etkilerdir. Aşı dışında rota virüsün aşı
tanısı dışkıdan yapılan antijenik örneklere tanı konmaktadır. Acil tanı kiti ve
eliza dediğimiz daha spesifik tanı koyma yöntemi vardır. Tanı koyduğumuz
hastalara, özellikle hastanelerde yatan hastalara sıkı temas izolasyonu
uygulamalı, eve gönderdiğimiz hastaların da diğer çocuklarla temasını
engellemeliyiz." dedi.
Her virüsün spesifik bir tedavisi olmadığı gibi bu virüste
de spesifik tedaviyle beraber antibiyotik kullanımının yeri olmadığının altını
çizen Özvurmaz, "Çünkü antibiyotik verilen çocuklarda ishaldeki mankoz
aleti yaralı bakterileri yok ettiği için ishal ve kusma sayısını sıklığı
azaltmaktadır. En önemli tedavi sıvı replasman tedavisidir. Bu hastalarda su ve
tuz kaybı olduğundan asıl tedavi kaybettiğimiz sıvıyı yerine koymaktır. Bunun
için anne emziriyorsa daha sık emzirmesini sağlamak, besliyorsa daha az ve sık
beslemeye yol açmalıdır. Diğer bir önemli nokta ise bu çocukların bağırsak
mukozasında diğer elementlerin özellikle laktas intüleransta geçici olduğu için
bu çocuklara çok şekerli gıdalar ve yoğurt dışındaki süt ürünleri tüketimini
azaltmamız, özel bir diyet hazırlamamız gerekir. Hafif geçiren hasta, evde
tedavi olabilirken orta ve ağır hastalarda hastanelerde yatırılmalıdır. Eğer bu
çocuklar yeteri kadar sıvı ve mineral desteğini almazlarsa evde
kötüleşebilirler. Özellikle evde çocuklara pirinç suyu, meyve çayları ve az
yoğurtlu ayran önerilebilir." ifadelerini kullandı.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.