37,0206
34,2133
3.004,86
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Macit Bitargil,
dünyada ve ülkemizde ölüm nedenleri arasında başı çeken kalp damarlarındaki
tıkanıklığın yani koroner arter hastalığının artık gençlerde de sık görüldüğünü
belirtti.
Bitargil, "Sağlıksız yaşam alışkanlıklarına genetik
faktörler, yüksek kolesterol, yüksek tansiyon ve diyabet hastalığı da
eklendiğinde kalbi besleyen damarların (koroner arter) tıkanma ihtimali giderek
artıyor." dedi.
Türkiye'de her yıl bin kişiden ikisinin yani yaklaşık 160
bin kişinin kalp damarlarındaki tıkanıklığa bağlı olarak hayatını kaybettiğini
söyleyen Doç. Dr. Macit Bitargil, "Kalbi besleyen ana damarlarda kritik
seviyede ve sayıda damar tıkanıklığı olduğu zaman ise hayat kurtaran ve yaşam
kalitesini yükselten koroner bypass ameliyatları gündeme geliyor. Ülkemizde her
yıl yaklaşık 40 bin kişi koroner bypass yani kalp ameliyatı oluyor." diye
konuştu.
Kalbi besleyen damarlarda tıkanıklık olması durumunda kalp
kaslarının yeteri kadar beslenemediğini, bu nedenle özellikle kalbin iş yükü
arttığında kalbin beyne bazı sinyaller yolladığını, bunun da öncelikle göğüs
ağrısı ile kendini gösterdiğini vurgulayan Bitargil, "Özellikle yol
yürümekle ya da yokuş yukarı çıkmakla gelen ve dinlenince geçen göğüs
ağrılarını ciddiye alıp en kısa zamanda doktora görünmek gerekir. Tam
teşekküllü bir hastanede kalp için görüntüleme yöntemleri uygulanarak kalp
damar tıkanıklığı ortaya konulacak; kardiyolog ve kalp damar cerrahisi
uzmanları bir araya gelerek bypass ameliyatı gerekip gerekmediğinin kararını
ortak verecektir." ifadelerini kullandı.
Kalp krizine yol açabiliyor!
Bitargil, kalp damarlarındaki tıkanıklığın kalp krizine yol
açabildiğini belirterek şöyle konuştu: "Kalbin beslenmesini sağlayan, 2-4
mm aralığında çaplara sahip olan iki ana koroner arter ve onların dalları
mevcuttur. Bu damarlarda tıkanıklık kritik seviyelere ulaştığında ve özellikle
göğüs ağrıları başladığında hastalık ciddiye alınmazsa kalp krizine (miyokard
enfarktüsü) yol açabiliyor. İlaç tedavisi, koroner balon anjioplasti ve/veya
stentin yetersiz kaldığı durumda devreye koroner bypass ameliyatı giriyor."
Koroner bypass ameliyatının, kalbin ihtiyaç duyduğu kanlanma
miktarını yeniden sağlamak, hastanın hayati tehlikesini ortadan kaldırmak,
yaşam kalitesini artırmak ve sağlıklı bir şekilde normal hayata geri dönüşüne
vesile olmak adına devreye girdiğini vurgulayan Bitargil, hangi tedavi
yönteminin uygulanması gerektiğine ilişkin kararın, hastalığın durumuna göre
hasta özelinde belirlendiğini söyledi.
Bu alışkanlıklar kalbi tehdit ediyor!
Günümüzde sağlıksız yaşam tarzı nedeniyle kalp ve damar
hastalıklarının yaygınlaştığını vurgulayan Doç. Dr. Macit Bitargil, son
yıllarda kalp hastalıklarından ölümün gençlerde de sık görüldüğüne dikkat
çekti.
Bitargil, kalp damarlarında tıkanıklığa yol açarak bypass’a
zemin hazırlayan alışkanlıkları şöyle anlattı:
Yoğun stres kortizol mekanizmasına bağlı olarak kan
basıncını, kan şekerini ve kolesterol miktarını artırarak özellikle kalp
damarlarımıza ciddi miktarlarda zarar vermektedir. Alkol tüketmek, tütün
mamulleri kullanarak dumana maruz kalmak, hareketsizlik, spor yapmamak,
dengesiz ve sağlıksız beslenmek, fazla tuz tüketmek, kalitesiz uyku gibi
alışkanlıklar da kalp damarlarımız için zararlı olup bypass ameliyatına zemin
hazırlayan yanlış alışkanlıklardır.
Koroner bypass ameliyatının yöntemi hastaya göre değişiyor
Macit Bitargil, koroner bypass ameliyatının yönteminin,
hastanın durumuna göre belirlendiğini belirterek, açık ya da kapalı her iki
yöntemle de, damar tıkanıklığı dolayısıyla kalbin etkilenen bölgelerine kanın
sağlıklı şekilde yeniden ulaşmasının sağlanabildiğini söyedi.
Özellikle ‘Minimal invaziv’ de denilen kapalı ameliyat
yönteminde; son yıllarda teknoloji ve tıpta yaşanan hızlı gelişmeler ve
hekimlerin tecrübeleri sayesinde bypass ameliyatının, göğsün ön kemiği
kesilmeden, göğsün sol alt tarafında meme altından yapılan küçük bir kesi ile
de gerçekleştirilebildiğini belirten Bitargil, "Ameliyat esnasında kalbin
kritik olarak daralan ya da tıkanan koroner damarlarına, göğüsten, bacaktan ya
da koldan alınan damarlar yardımı ile bypass işlemi yapılır. Böylece hastalık
nedeni ile kalbin etkilenen bölgelerine tekrardan sağlıklı bir şekilde kanın
ulaşması sağlanır. Genel anestezi altında ortalama 3-6 saat kadar süren bir
işlemdir." dedi.
Koroner bypass ameliyatı sonrasında yaklaşık 1 haftada
taburcu olunurken, vücudun kendini toplama süresinin 6-12 hafta arasında
değiştiğini belirten Bitargil, doktor izin verdiği takdirde 4-6 hafta sonra iş
hayatına dönülebileceğini ve spor aktivitelerine başlanabileceğini söyledi.
"Kalbime bypass ameliyatı yapıldı, artık damarlarım
tıkanmaz" demek yanlış!
Toplumda ‘kalbime koroner bypass ameiliyatı yapıldı, artık
damarlarım tıkanmaz’ şeklinde inanış olduğunu, ancak bunun doğru olmadığını
vurgulayan Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Macit Bitargil, koroner
bypass ameliyatında kullanılan damarların bilinçli ve tedaviye uyumlu
hastalarda ameliyat sonrasında 10-15 yıl açık kalabildiğini, bu süreden sonra
zamanla yeniden tıkanabildiğini belirtti.
Bitargil, "Koroner bypass ameliyatından sonra
hastaların bazı yaşam tarzı değişikliklerini gerçekleştirmesi çok önemlidir.
Önerilen tedaviyi uygulamayan, kontrollerini ve ilaç kullanımlarını aksatan,
zararlı alışkanlıklarına hala devam eden hastalarda ise erken dönem tıkanıklık
ve yeniden müdahale durumları söz konusu olabilmektedir. Kalp ameliyatı sonrası
stresten ve sigaradan mutlaka uzak durulmalı, sağlıklı bir diyet programı
uygulanmalı, verilen ilaçlar düzenli kullanılmalı ve doktor kontrolleri
aksatılmamalıdır." uyarısında bulundu.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.