Yapıcıoğlu, Rehber TV’de Olcay Ersoy’un sunduğu "Rehber
Gündem" programında dış gündemin öne çıkan konularından Türkiye-siyonist
rejim ilişkilerinin normalleşmesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Farklı İslam ülkelerinin siyonist rejimle normalleşme
adımlarına da şiddetle tepki gösterdiklerini söyleyen Yapıcıoğlu, hiçbir
şekilde normalleşmeye gidilmemesi gerektiğini ifade ederek "Siyonist
rejimle ilişki kurmak, kendinin ona köle olduğunu kabul etmek demektir."
dedi.
Yapıcıoğlu, "Hatırlarsanız Davos’taki ‘One minute’
hadisesinden sonra ilişkiler bir iniş seyri izlemişti. En azından siyasi
anlamdaki ilişkiler. Ekonomik ilişkiler o zaman da tırmanıştaydı, gittikçe
artıyordu. Şöyle bir gerçekliğimiz var. Oradaki Siyonist rejim ‘israil
devletini’ ilan ettiğinde İslam ülkeleri arasında ilk tanıyan Türkiye’dir. Bu
gerçekliği bir kenara not edelim. ‘One minute’ hadisesinden sonra bile ticari
ilişkiler hiçbir zaman gerilemedi, arttı o dönemde. Daha sonra Mavi Marmara
hadisesi yaşandı. Mavi Marmara hadisesi yaşandıktan sonra Sayın Cumhurbaşkanın
bazı istekleri oldu. Büyükelçi geri çağrıldı. ‘Bu şartlar yerine gelmeden asla
büyükelçi gönderilmeyecek’ dendi. Siyonist rejim hiçbir geri adım atmadı. Resmi
yetkisi olmayan vakıf bir miktar ödeme yapacağını ama bunu bir lütuf olarak
göndereceğini kabul etti. İngilizce metninde paranın herhangi bir şeyin
karşılığı olmaksızın ödendiğine dair bir kelime vardı. O anlaşma gereği
siyonist rejimin yetkilileri hakkında İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan
dava düşürüldü. Davanın bir takipçisi de bizdik. Birkaç duruşmasına da ben
girdim. Herhangi bir tazminat davasının açılamayacağı, açılırsa bunun hazine
tarafından ödeneceğini Türkiye kabul etti. İlişkiler bir seyir izlemeye
başladı. Yavaş yavaş yükselmeye başladı. Şu anda da tam bir normalleşmeye doğru
gidiyor." dedi.
"Siyonist
rejimle normalleşme Filistin davasına ve İslam ümmetine ihanettir"
Fas’tan körfez ülkelerine kadar bir çok Arap ülkesinin
siyonist rejimle normalleşme adımlarına gündemde olduğu sıralarda şiddetli
tepki gösterdiklerini hatırlatan Yapıcıoğlu, "Dedik ki; siyonist rejimle
normalleşme, onu normal bir devletmiş gibi kabul edip onunla iktisadi, siyasi,
diplomatik ilişkiler kurma Filistin davasına ve İslam ümmetine ihanettir. Bunun
sıfatı değişmiyor. Kim yaparsa yapsın aynı şeydir. Hatta o dönem hatırlarsanız
hükümet yetkilileri de tepki gösteriyordu. Körfez ülkelerini eleştirirken bunu
dile getiriyordular. ‘Siz nasıl Müslümansınız, siz nasıl Arap’sınız?’ Tabi
şimdi siyonist işgal rejimi ile ilişkiler kurmak sadece Arab’a mı haram. Biz
diyoruz ki israil diye bir devlet yoktur. Devlet için 3 temel şart vardır. Bir
devletin tanımında 3 temel unsur vardır. Sınırları belli bir toprak parçası
olacak. O toprak parçası üzerinde yaşayan bir millet olacak ve egemenlik
olacak. Bunu Sayın Cumhurbaşkanı da dile getiriyor. İsrail denen şebekenin
sınırları nerede başlıyor, nerede bitiyor? Var mı bunun tarifini yapabilecek?
Birinci adımda bunun devlet olmadığı ortaya çıkıyor. Belli bir sınır yok. Çünkü
o gözüne öyle bir coğrafyayı kestirmiş ki tamamen terör eylemleriyle o hedeflerine
adım adım ilerleme noktasında gözünü karartmış. Küresel sistem, Birleşmiş
Milletler, uluslararası sistem onlara çalışıyor. Daimî üyelerin hiçbiri onunla
bozuşmuyor. Amerika bütün gücüyle zaten arkasında hatta onun merkebi olmuş
durumda. Siyonist lobi Amerika’dan ne istiyorsa Amerika onu uyguluyor. Başkan
değişmiş, başka partiden biri yönetici olmuş hiç değişmez. Bundan dolayı
sürekli zulmeden Birleşmiş Milletlerden bazen bu yapısına rağmen Siyonist rejim
aleyhine kararlar çıkar ama o kararlar hiçbir zaman uygulanmaz." diye
konuştu.
"İşgal çetesiyle
ticari, iktisadi, askeri hiçbir iş birliği yapılmamalıdır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Dünya beşten büyüktür"
sözüne atıfta bulunan Yapıcıoğlu, parti programlarında da bu manaya yakın
ifadeler yer aldığını hatırlattı.
BM'nin mevcut sisteminin sürdürülebilir olmadığına dikkat
çeken Yapıcıoğlu, "Eğer siz bu sözün sahibiyseniz, eğer o körfez ülkeleri
ya da mağrip başta olmak üzere Afrika’daki diğer İslam ülkeleri Siyonist
rejimle ilişki kurduğunda siz ona ağır laflar etmişseniz o zaman siz ne
yaptığınıza dikkat edeceksiniz. Hükümetin attığı bu adımlar yanlıştır. Bize
göre mevcut ilişkiler de tamamen koparılmalıdır. Hiçbir şekilde oradaki
Siyonist rejimle ilişki kurmamak, onun devlet olma vasfını tanımamak lazım.
Onunla ticari, iktisadi, askeri hiçbir iş birliği yapılmamalıdır."
ifadelerini kullandı.
"Filistin
davasına ciddi bir şekilde zarar verir"
Türkiye'nin işgalci rejimle olası normalleşmesinin Filistin
davasına ne gibi etkilerinin olabileceğini anlatan Yapıcıoğlu, "Bu,
Filistin davasına ciddi bir şekilde zarar verir. Hiçbir şey yapmasa dahi
Filistin’deki direniş gruplarının moralini bozar. Onlar kendilerine ihanet
edilmiş olarak hissederler. Kendilerinin yalnızlaştığı gibi bir hisse
kapılırlar. Hoş tek başlarına kalsalar da direnişten vazgeçeceklerine ihtimal
vermiyorum. Gazze’deki direniş hareketleri İslami Cihat ve HAMAS bile siyonist
rejimi devlet olarak kabul etseler biz kabul etmeyeceğiz Allah’ın izniyle. Daha
ötesi var mı?" ifadelerine yer verdi.
"Bütün insanları
merkep gören biriyle nasıl şerefli bir ilişki kurabilirsiniz ki?"
"Siyonist rejimle ilişki kurmak, kendinin ona köle olduğunu kabul etmek demektir. Siyonist rejimin inancı bu." diyen Yapıcıoğlu, şöyle devam etti: "Siyonistler diğer insanların hiçbirini kendilerine denk olarak görmüyorlar, bundan sonra da görmeyecekler. Siyonist rejim kendilerini seçilmiş bir halk olarak görüyorlar. Allah’ın, Yahudiler dışındaki bütün insanları Yahudilere hizmet etmek için yarattığına inanıyorlar. Bu, adamın inancı. Adam diyor ki ben biriyle otururum anlaşırım, ticaret yaparım, sırtına binerim. Onunla işim bitince başka bir merkep bulur onun sırtına binerim. Bütün insanları merkep görüp sıraya koyan biriyle nasıl şerefli bir ilişki kurabilirsiniz ki? Siz ne zaman onların zelil bir halde size teslim olduklarını gördünüz. Tamam evet, onlar zelil olarak bize teslim olurlarsa emin olsunlar ki biz onlara zulüm yapmayacağız. Onlar zelil bir şekilde teslim olmadıkça onlar bizi denk olarak görmüyorlar ki biz onlarla eşit düzlemde ilişki kurulacak insanlar görelim. Adam bu fikrinden vazgeçmiyor. İnancı bu." diye konuştu.