Tasarrufun önemine dikkat çekmek, refah seviyesini
arttırmak, tüketimi değil biriktirmeyi teşvik etmek ve kaynakların
sürdürülebilirliğini güçlendirmek amacıyla 31 Ekim Dünya Tasarruf Günü olarak
anılıyor. 1924’te Birinci Uluslararası Tasarruf Kongresi’nde kabul edilen Dünya
Tasarruf Günü, insanları birikimlerini yastık altından çıkarıp bir bankada
değerlendirme fikriyle tanıştırmak amacıyla ortaya çıktı.
Uzman Klinik Psikolog Aslı Zeynep Başabak Bhais, Dünya
Tasarruf Günü dolayısıyla alışveriş bağımlılığına ilişkin değerIendirmede
bulundu.
Başabak, kişinin gerçek bir ihtiyacı olmaması ve maddi
açıdan zorlanacağını bilmesine rağmen sadece iyi hissetmek için yaptığı
alışveriş davranışının bir hastalık belirtisi olabileceğini belirterek bu
davranışa "patolojik alışveriş" denildiğini söyledi.
Sağlıklı alışveriş
ile patolojik alışverişi ayırmak gerekiyor
Alışverişin herkesin yaptığında kendisini iyi hissettiği bir
aktivite olduğu için sağlıklı alışveriş ile patolojik alışveriş davranışları
arasındaki farkların açıklanması gerektiğini belirten Başabak, "Patolojik
alışveriş davranışında kişi, zamanının çoğunu alışverişe ayırır. Alışveriş
yapmaya dair kontrol etmekte zorlandığı güçlü bir istek ve bir şekilde bu
alışverişi yapamadığında yoksunluk diyebileceğimiz huzursuzluk, sinirlilik,
stres gibi duygular yaşar. Alışveriş alışkanlığı sebebiyle sıklıkla
ilişkilerinde ve ekonomik durumunda sorunlar olur. Yaptığı alışverişler
sebebiyle eleştirilmekten çekindiği için genellikle aldığı ürünleri ya da
fiyatlarını eksik söyler. Alışverişten sonra sıklıkla utanç, suçluluk gibi
olumsuz duygu yaşar. İhtiyacı olmayan birçok şey alır ve çoğu zaman hiç
kullanmaz. Aslında kişi mutlu olmak ya da olumsuz duygudan kurtulmak için
alışveriş yapar." diye konuştu.
Dopamin salgılanıyor,
haz duygusu ortaya çıkıyor
"Bağımlılık bir beyin hastalığıdır" diyen Başabak,
"Daha açıklayıcı olması için beyinde bu davranışa sebep olan mekanizmayı
anlatabilirim. Diğer bağımlılıklara benzer şekilde davranışsal bağımlılıklar da
'dopamin' üzerinden hareket eden bir mekanizmaya sahiptir. Buna göre yeni bir
şeyler satın alma beyinde dopamin salgısını arttırarak haz duygusuna neden
olur. Bir çalışmada kişilere yeni ürünler gösterildiğinde beyinde özellikle
'nukleus accumbens' denilen beynin ödül merkezinin bir parçası olan bölgenin
aktivasyonunda artış izlenmiş. Kişilere bu ürünlere ilişkin fiyatlar
gösterildiğinde ise karar vermeyle ilgili beyin bölgemiz olan 'prefrontal
korteksin' devreye girdiği görülmüştür." diye konuştu.
Alışveriş
bağımlılığında kişi kendini durduramıyor
Başabak, "Bu çalışma bize gösteriyor ki yeni bir şey
satın alma haz duygumuzu artırırken beynimizde buna ilişkin hesaplamalar yapan
ve kontrolü sağlayan bölgelerimiz de var. Alışveriş bağımlılığı olan kişilerde
bu kontrolü sağlayan beyin bölgesinin yeterince aktif olamamasına bağlı kendini
durduramama durumu söz konusudur. Alışveriş bağımlılarında da satın alma
davranışını durduramamasının sebebi beyinde bu otokontrol mekanizmasının
devreden çıkması olarak düşünülebilir." diye konuştu.
Alışveriş bağımlılığı
bir dürtü kontrol bozukluğudur
Kişilerin alışveriş yaptıklarında kendilerini iyi
hissedebildiklerini belirten Başabak, "Ancak alışveriş bağımlılığında
durum farklıdır. Alışveriş bağımlılığı, bir dürtü kontrol bozukluğudur. Bu
davranışın bağımlılık düzeyinde değerlendirilmesi için takıntılı, dürtüsel
(düşünmeden yapılan) bir davranış olması gerekmektir. Genellikle ihtiyacın
dışında ve kontrolsüz olarak aşırı alışveriş yapma isteği ile ilgili yoğun bir
zihinsel uğraşın olduğu bir durumdur. Patolojik alışveriş davranışı sırasında
kişi, kendini güçlü, yeterli, mutlu, rahatlamış hisseder. Genellikle stres,
öfke, sıkıntı gibi olumsuz duygularla baş etmekte zorlanması, bu duygulardan
hızlıca kurtulma isteği patolojik alışveriş davranışına yönlendirebilir. Kişi,
bir nevi bu davranışı olumsuz duygularla baş etme aracı olarak görür.
Dürtüsellik, depresyon, anksiyete gibi psikolojik sorunların bu davranışın
gelişiminde ve sürmesinde önemli psikolojik faktörler olduğu
söylenebilir." diye konuştu.
Alışveriş bağımlılığı
tedavi edilebilir mi?
Bu tür bağımlılıkların "davranışsal bağımlılıklar"
olarak adlandırıldığını ifade eden Aslı Zeynep Başabak Bhais, şunları söyledi:
Tıpkı diğer bağımlılıklarda olduğu gibi davranışsal
bağımlılıkların da tedavisi mümkün. Tedavide nihai amaç, kişinin bu
davranışının altındaki sebepleri bulmaktır. Bağımlılık davranışının bir sebep
değil bir sonuç olduğu düşünülür. Uzun vadede kişinin bu davranışının devam
etmesine sebep olan ihtiyacını keşfetmek ve o ihtiyacı karşılayacak
alternatifler bularak kişinin tekrar o davranışa gerek duymamasını sağlamaktır.
Ancak diğer alkol ve madde bağımlılıklarından farklı olarak davranışsal
bağımlılıkların tedavisinde amaç, kişinin o davranışı hiç yapmaması değil,
kontrollü olarak yapabiliyor olmasıdır.
Psikolog Zeynep Başabak, bazı önerilerini şöyle
sıraladı:
"Örneğin ilk olarak kredi kartlarını güvendikleri bir
yakınına verebilir ve gerçek bir ihtiyaç durumunda kendisine vermesini
isteyebilirler.
Alışveriş için kendilerine belli kriterler getirebilirler ve
o kriterlerin dışındaki alışverişleri erteleyebilirler.
Alacakları şeyin gerçek bir ihtiyaç mı hazza ulaşmak için
yapılan bir davranış mı olduğunu ayırt etmeleri için almayı düşündükleri
ürünler için kendilerine bekleme süresi koyabilirler. Biz buna 'dur düşün yap'
tekniği diyoruz. Ancak sorun şu ki bu kişiler istekle baş etmekte
zorlanacakları için kartları ya da parası ulaşılabilir bir yerde olduğu sürece
alışverişi erteleme zorlaşacaktır. Bu yüzden erteleme yöntemi için bir
yakınlarından destek almaları önerilebilir.
Genelde bu tarz bağımlılığı olan kişilerin sık gittikleri
mağazalar vardır. Oralara hiç uğramamaları önerilebilir.
Gidecekleri zaman ise yalnız alışverişe çıkmamak, evden
çıkmadan önce kendilerine alışveriş listesi yapmak ve o listenin dışına
çıkmamak, yanında sadece o ürünler için yetecek miktarda para bulundurmak
önerilebilir."