6-8 Ekim 2014'te PKK/HDP yandaşları tarafından Diyarbakır
başta olmak üzere bölgede İslami kurum ve şahsiyetlere yönelik saldırılarda
katledilen Cumali Güneş ile Riyad Güneş'in yakınları; halkı sokağa dökenler,
kurşun sıkanlar ve görevini yapmayıp asayişi sağlamayanlar ile yaşanan olaylara
sessiz kalan yetkililerin yargılanıp ceza almadıkları sürece adaletten
bahsedilemeyeceğini belirtti.
Aradan geçen 7 yıla rağmen içlerindeki hüznün aynı şekilde devam ettiğini dile getiren Şehid Riyad Güneş'in kardeşi Nihat Güneş, kardeşi ve diğer şehitlerin de Çözüm Süreci'nde katledildiğini hatırlattı.
Nihat Güneş
"Onlar, o gün
canını feda edenler sayesinde emellerine ulaşamadılar"
Çözüm sürecinde PKK ve yandaşlarının silahlarla şehre
indiğini ve buna göz yumulduğunu ifade eden Güneş, "Onların tek
gayesi İslam'ı ve İslami yaşantıyı bölgede sonlandırıp çocuklarımızı kendi
ideolojileriyle yetiştirmektir. Elhamdülillah o gün canını feda edenler
sayesinde emellerine ulaşamadılar." dedi.
Katliamdan bu yana başta Selahattin Demirtaş olmak üzere
HDP'li yetkililerin, Yasin Börü davası kapsamında yargılanmadığına dikkati
çeken Güneş, "İlk süreçte defalarca karakolda, adliyede, savcılıkta
verdiğimiz ifadelerde onların isimlerini dilekçelerde söylememize rağmen,
yargılama aşamasında görüyoruz ki hiçbir isim geçmiyor. Halkı sokağa döken de
çeken de onlar ama hiçbir HDP yetkilisinin ismi yok. Cumhurbaşkanı bile 'onlar
yapmış' diyor ama tek bir soruşturma yok. Söylemler ve eylemler birbirini tutmuyor.
Her mitinglerinde 'Yasin Börü ve arkadaşlarını kimler katletti biliyoruz'
diyorlar, 3-5 tetikçiyi içeri atarak olayı kapattıklarını zannediyorlar."
diye konuştu.
Riyad'ın şehadetinin üzerinden 3 ay geçtikten sonra bir
evladının dünyaya geldiğini ve ismini Riyad koyduğunu ifade eden Güneş,
"Belki birkaç kişiyi feda ettik ama yerine binler geldi. Onlar bilsinler
ki biz Allah'ın izniyle bitmeyiz, bu yolda devam edeceğiz." şeklinde
konuştu.
"Devlet müsaade
etmeseydi PKK o gün silahlarla şehre inip her yeri talan edemezdi"
Yaşanan olaylarda yetkililerin 'Eğer polisi sokağa
salsaydık, çok şehit verirdik' açıklamasına da değinen Güneş, "Eğer
makamlarınızda maaş almak için oturuyorsanız gidin evinizde maaşınızı alın.
Boşuna o koltukları, karakolları işgal etmeyin. Sözde güvenlik güçleri, kolluk
kuvvetlerisiniz ama o gün vahşet gerçekleşirken defalarca yapılan telefon
aramalarında polis sanki karşı tarafla dalga geçercesine konuşuyor.
Kardeşlerimiz HDP'nin isteği ve çağrısıyla katledilmiş olabilir ama devlet yetkililerinin
de bunda ihmali var." diye belirtti.
O gün Şehid Riyad'ı almaya giden kardeşine de silah
sıkıldığını söyleyen Güneş, "Ama Elhamdülillah kurşun isabet etmedi. Eğer
kardeşim bile kendi başına gidip onu alabiliyorsa ve devlet; bunca topu,
tankı ve silahına rağmen buna karşı çıkamıyorsa demek ki buna göz
yumulmuştur. Bu mazlumların kanı devletin de eline bulaştı." dedi.
Güneş, şöyle konuştu:
Şehitlerin yetim çocukları büyüyüp babalarının ölümünü bana sorduklarında 'PKK katletti, devletse yönlendirdi' diyeceğim. Devlet müsaade etmeseydi PKK o gün silahlarla şehre inip her yeri talan edemezdi. Rabbimizden tek dileğimiz bu dünyada kavuşamadık, öbür dünyada peygamber komşusu olarak kavuşmamızdır. Şehidler hiçbir mazluma, fakir fukaraya zulüm etmeyip tam tersi mazlumun yardımına giderken bu vahşete ve katliama uğradılar. Bu dünyada adalet beklemiyoruz, çünkü yok. Mutlak adalet olan ahireti bekliyoruz. İnşallah orada hakkımız olan adaleti göreceğiz.
Ali Yaşar Güneş
"Aradan 7 yıl
geçmesine rağmen kardeşimle ilgili kanıt ve faili ortada yok"
Şehadetlerinin 7'nci yılına girmesine rağmen acılarının
dinmediğini ve bunun da en büyük sebebinin kardeşinin katilinin henüz
yakalanmadığından kaynaklandığını dile getiren Şehid Cumali Güneş'in ağabeyi
Ali Yaşar Güneş, "Şehadetlerinin 7'nci yılına girmesine rağmen sıcaklığını
koruyor ve hiçbir şekilde acısı hafiflemiş değil. Bizi acıtan taraf ise bu
olayları yapan, kışkırtan, sebep olan ve göz yumanlara hiçbir şekilde gerekenin
yapılmaması. Bunlar daha acı verici durumlardır. Olaylarının üstüne gidilmediği
gibi aradan 7 yıl geçmesine rağmen kardeşimle ilgili kanıt ve faili ortada yok.
Olay yerinin kayıt ve görüntüleri o zaman bir şekilde el konulup ortadan
kaldırıldı. Failleri bulunsaydı ve olay aydınlığa kavuşturulmuş olsaydı içimiz
bir nebzede olsa ferahlayacaktı." ifadelerini kullandı.
Güneş, "Benim kardeşim değil de yetkili kişilerin veya
üst düzey bürokratlarının çocuğu olsaydı eminim ki 24 saati geçmeden
aydınlatılırdı. Söz konusu hayatını kaybeden veya katledilen masum bir vatandaş
olunca çok rahat örtbas edilebiliyor. Ortada bir vatandaşın hayatı söz
konusuysa ve şehrin göbeğinde katledilmişse devletin birinci görevi vatandaşın
can ve mal güvenliğini sağlamaktır." dedi.
"Yapılan katliam
katillerin yanına kâr kalmamalı"
Güneş, "Dönemin valisi ile görüştüğümde, 'Biz güvenlik
güçlerimizi sokaklara çıkartmış olsaydık şehit verirdik' demişti. Ben de
'devletin birinci asli görevi halkın can ve mal güvenliğini sağlamakken polisi,
askeri ve güvenlik güçlerini kışladan ve karakoldan çıkartmadınız. Sonuç;
mütedeyyin, mazlum ve kimsesiz halkı zalimlerin kucağına, insafına bıraktınız
ve istedikleri şekilde katliam yapmaya başladılar.' dedim." şeklinde
konuştu.
Bu kadar geçen yıla rağmen cinayetin halen aydınlatılmamış
olmasından duyduğu rahatsızlığı dile getiren Güneş, "Biz ilahi adalete
güveniyoruz. Göstermelik olarak belki Yasin Börü ve diğer şehidlerin birkaç
faili ortaya çıkartılmış olsa da yapılması gereken bu değildi. Bizim gibi
insanların adalete olan güveni nasıl tam olsun. Bizi koruyan ve kollayan bir
devletimiz olsaydı bu kadar ucuz bir şekilde katledilemezdik ve yapanlarının
yanlarına kar kalmamalıydı." diye belirtti.