HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Zekeriya Yapıcıoğlu, yaptığı
açıklamada ayrıca; turizm için yapılan kısıtlamalar, Derecik’te iki köylünün
yaralanması ve ciddi sorunlar üreten ekonomi politikası gibi iç gündemin öne
çıkan konularını değerlendirdi.
“Türkiye, Mescid-i
Aksa’ya daha etkin sahip çıkmalıdır”
Siyonist işgal rejiminin saldırılarının devam ettiğini
söyleyen Yapıcıoğlu, “İşgal rejiminin insanlık dışı saldırılarında sadece
Gazze’de 66'sı çocuk, 39'u kadın 248 Filistinli kardeşimiz şehit olmuştur.
Direnişin gücü karşısında yenilen ve dünya kamuoyu karşısında zelil olan
siyonist işgal rejimi, tek taraflı ateşkes ilan etmek zorunda kalmıştır.
Filistin halkı bir bütün olarak büyük bir zafer kazanmış olsa da siyonist rejimin
fiili işgali, saldırgan tavrı ve hukuk tanımaz pervasızlığı devam etmektedir.
Oluşturulan şiddet ve kaos sarmalında Filistin seçimleri iptal edilmiştir.
Filistin’in bütünlüğünün tesisi, siyasal olarak gelişmesi ve Kudüs’ün özgürlüğü
açısından seçimlerin yapılması hayati önemdedir.” dedi.
“Türkiye’nin daha
etkin bir duruş sergilemesi zorunludur”
Türkiye’nin Mescid-i Aksa için daha etkili adımlar atması
çağrısında bulunan Yapıcıoğlu, “Şu anki ateşkesin geçici olduğu
unutulmamalıdır. Soruna kalıcı çözüm için özellikle Türkiye’nin daha etkin bir
duruş sergilemesi zorunludur. İşgal rejimi ile yapılan ticaretin 6 milyar
doları geçmesi bu anlamda ciddi bir sorun ve çelişkidir. Türkiye mahkemelerinin
yargı yetkisi dikkate alınmalı ve bu mekanizma harekete geçirilmelidir. TCK’da
tanımlanan ‘İnsanlığa karşı suçlar’ ve ‘Soykırım’ suçu bütün unsurları ile
oluşmuştur. Hiçbir yaptırımı olmayan kınamalar yerine, somut ve etkili bir yol
olan bu mekanizmanın işletilerek siyonist canilerin yargılanması tarihi,
vicdani ve hukuki bir sorumluluktur. Bu sorumluluğun gereği olarak Adalet
Bakanlığını derhal harekete geçmeye davet ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Turizm için yapılan
kısıtlamalar
17 Mayıs’ta biten tam kapanma sürecinin sonunda vaka
sayılarında belirgin bir azalma görüldüğüne dikkatleri çeken Yapıcıoğlu, “Daha
önceki kısmi kısıtlamalar ile tam kapanma uygulamaları nedeniyle birçok sektör
ağır sonuçlar ile yüz yüze kaldı. Ancak son kapanma kararının turizm sektörünün
önünün açılması için alınması, diğer sektör yatırımcılarını yaralamıştır. Zira
bu sektörlerin ağır bir mağduriyet yaşayacağı bilinmesine rağmen kapanmaya
gidildi. Eğitim anlamında çocuklarımızın iki yılı heba oldu. Eğitim
sistemi çöktü. Turizmin eğitimden, toplum sağlığından ve diğer bütün sektörlerden
daha fazla önemsenmesini tasvip etmiyoruz.
Eğitime bağlı sektörler de çöküş yaşadı. Özel eğitim
kurumları bir bir kapandı. Okul kantinlerini işleten esnaf iflas etti. Okul
servis hizmetlerini yürüten kişi ve şirketlerin kredi borçlarına karşılık servis
araçlarına hacizler geldi.
Aynı şekilde inşaat ve bağlı sektörlerin bu süreçte yaşadığı
sıkıntıları aşması hiç kolay olmayacak. Bütün bu sıkıntılar yaşanırken
tedbirlerin turizm sezonuna göre ayarlanması ne kadar doğrudur? Öte taraftan
insanlarımız her türlü kısıtlamaya tabi tutulurken hasta ya da temaslı olup
olmadığı bilinmeyen yabancı turistler hiçbir kısıtlamaya takılmadan
gezebilmektedir. Zaten ciddi anlamda düşmüş olan turizm geliri için
toplumumuzun sağlığını ciddi anlamda tehlikeye atmak, büyük bir yanlıştır.”
dedi.
“Ekonomide daha ciddi
adımlara ihtiyaç var”
Ekonomide sıkıntıların gün geçtikçe arttığına işaret eden
Yapıcıoğlu, “Pandeminin etkisini azaltmak için açıklanan destek paketinin
akabinde akaryakıtta ÖTV’nin bir seferde yüzde 10 artırılması, hedeflenen
enflasyon oranına ulaşmayı imkânsız kılmanın yanı sıra ulaşım başta olmak üzere
her şeye zam olarak yansıyacaktır. Bir taraftan destek paketleri açıklanırken
diğer taraftan kaynak oluşturmak için hemen her şeyin fiyatına yansıması muhakkak
olduğu bilinmesine rağmen akaryakıttan alınan vergilerin artırılması yoluna
gidilmesi bariz bir çelişkidir. Her fırsatta fiyat istikrarına vurgu
yapılmasına karşın diğer taraftan fiyat istikrarını bozacak uygulamalara
gidilmesinin izahı yoktur. Krizin önlenmesi ve fiyat istikrarına
kavuşulabilmesi için ilkin hükümet elini taşın altına koymalı ve zamları
durdurmalıdır.” dedi.
Artan işsizliğe de dikkat çeken Yapıcıoğlu, “Son TÜİK
rakamlarına göre işsizlik, halen ekonominin kara deliği olmaya devam
etmektedir. Genç işsizlik oranının yüzde 24,7 olarak gerçekleşmesi, hükümetin
hala işsizliğin ekonomi için oluşturduğu tehlikenin farkında olmadığını
göstermektedir. Yatırım ve istihdam için bugüne kadar verilen taahhütler
yerine getirilmemiştir. Kamu ve özel sektörün ortak fedakârlığına dayanan büyük
bir istihdam seferberliğine ihtiyaç vardır. Öte taraftan kuraklığın olduğu bölgelerde
çiftçilerin mağduriyetlerini telafi edecek daha ciddi adımlar atılmalıdır.
Sadece kamu bankalarına olan borçların ertelenmesi derman olmayacaktır.
Çiftçilerin bir sonraki ekimlerini yapabilmeleri için tohum ve diğer girdilerin
devlet tarafından karşılanması, tedarik zincirinin güvenliği için zorunludur.”
diye kaydetti.
Derecik’te iki
köylünün yaralanması
Hakkâri’nin Derecik mevkiinde yaşanan olayı değerlendiren
Yapıcıoğlu, “Hakkari’nin Derecik İlçesi, Çemekûrk (Derindere) mevkiinde
kaçakçılık yaptıkları iddiasıyla biri 17, diğeri 21 yaşında olan iki
vatandaşımız güvenlik güçlerinin açtıkları ateş ile yaralandılar. Medyaya
yansıyan görüntülerde vatandaşlardan birinin; biz terörist değiliz, silah yok.
Sadece sigara var, dedikleri görülmektedir. Sınırın öbür tarafından
getirdikleri ufak tefek öteberi ile ailelerinin geçimine katkıda bulunan çocuk
yaştaki insanların ateş altına alınması hukuk devletinde olmaması gereken bir
durumdur. Daha önce de defalarca benzer durumlar yaşanmasına rağmen halen aynı
durumların tekrarlanması, kabul edilebilir bir şey değildir.” dedi.
“Görevlerini
suiistimal edenler hak ettikleri cezalara çarptırılmalıdırlar”
Söz konusu olayın ivedilikle soruşturulması çağrısında
bulunan Yapıcıoğlu, “Suç ve suçlu ile mücadelede güvenlik birimlerinin nasıl
davranması gerektiği, hukuk devletlerinin mevzuatlarında detaylı bir şekilde
ifade edilmektedir. Kayıt dışı birkaç sigara getirip satmanın karşılığı bu
şekilde olmamalıdır. Vatandaşların yasalara ve toplumsal sorumluluklara bağlı
kalma zorunluluğu olduğu gibi güvenlik birimleri de görevlerini yerine
getirirken hukuka bağlı kalmak ve ölçülü olmak zorundadırlar. Söz konusu olay
ivedilikle soruşturulmalı ve görevlerini suiistimal edenler hak ettikleri
cezalara çarptırılmalıdırlar.” şeklinde konuştu.