Türkiye ekonomisindeki sorunlar, ekonomi yönetimi ile Merkez
Bankası'na duyulan güvensizlik ve son olarak gerilen ABD-Türkiye
ilişkilerinin etkisiyle kur rekor üstüne rekor kırarken, bu dönemin kazananı
yine zenginler, kaybedenleri ise dar gelirli halk oldu.
Doların yükselişinden dolayı her şeye zam yapıldığını ve
iktidarın bunu kabul etmek istemediğini dile getiren Hasan Şen, bunu gizlemenin
bir anlamının olmadığını bu şekilde zenginin daha zengin, fakirin ise daha da
fakir olduğuna dikkat çekti.
Şen, "Bize maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz? diye
soruyorlar. Geçen gün inşaat için kablo aldım ama bir gün arayla metre başına
tam 10 TL gelmişti. Esnafa 'Neden bu kadar fiyat farkı oldu?' diye sordum bana,
'Dolar yükseldiği için' cevabını verdi. Esnaf mı, yoksa yüksek zamların dolarla
bir ilgisinin olmadığını söyleyenler mi yalan söylüyor, anlamadım. Bir çelişki
var, kime sorsam dolardan dolayı fiyatların yükseldiğini söylüyor. İktidar ise
dolarla alakası yok diyor. Herkes biliyor ki dolar, fiyatları etkiliyor. Bunu
gizlemenin bir anlamı yok. Zengin daha da zengin, fakir ise daha da fakir
oldu." diye konuştu.
"Şu anda asgari
ücretin 3 bin 300 TL olması lazım"
Şu anda psikolojik olarak herkesin çökmüş durumda olduğunu
ve kime sorulursa sorulsun hiç kimsenin gülümseyemediğini belirten Süheyl
Baran, kimsenin evinde mutlu olmadığını ama bir kısım medyanın her şeyi güllük
gülistanlık gösterdiğini söyledi.
Baran, "Ben çok fazla etkilenmedim çünkü benim cebimde
dolar yok ki, dolar borcu olanlar düşünsün, doların yükselişi zengini
yükseltirken, fakirin ise dibe vurmasına neden oldu. Şu anda asgari ücretin 3
bin 300 TL olması lazım. Dolara endeksli olduğu zaman, dışardan gelen ürünler
cebimize yansıyor ama millet bunun farkına varana kadar iş işten geçiyor. Bir
araştırma yapılsın kaç kişi evinde mutlu oturuyor? Çok şükür kirada
oturmuyorum, eğer kirada oturuyor olsaydım bu soruları bana soramazdınız. Kesin
boğazım düğümlenirdi." ifadelerini kullandı.
"Doların
yükselişi her şeye yansıdı"
Doların yükselişinin piyasaya açık ve net bir şekilde etki
ettiğini ifade eden Bedrettin Sevinç, "Zengin daha zengin, fakir ise daha
fakir oldu. Allah, fakirin yar ve yardımcısı olsun. Bu gün domates bile almaya
kalksanız dolara bağlıdır. Açık ve nettir bu. Sebzesi, meyvesi, yağı her şey
dolara bağlı, dolara bağlı olmaya hiçbir şey yok. Yoktur diyen yalan söylüyor.
'El birliği ile dolar almayalım' diyeceğim ama yalandır. Bunu engellemek mümkün
değil. ABD seçimleri doların yükselişini zaten tetikliyor. Memur maaşları
temmuz ayına göre yarı yarıya düştü. Temmuz ayında bir asgari ücretli 100 dolar
alabiliyorken şimdi ise 40 dolar ancak alabiliyor. Doların yükselişi kiralara,
akaryakıta, gıdalara… kısacası her şeye yansıdı, yansımayan tek bir şey
yok." diye konuştu.
"Nereye kadar
kemer sıkacağımızı bilemiyorum"
Artık temel ihtiyaçlar haricinde keyfi bir alışveriş
yapamadıklarını dile getiren Burak Bingöl, her şeyin en az 2-3 katına çıktığına
dikkat çekti.
Bingöl, "Esnaf ve halk çok büyük zorluk yaşamaya
başladı. En ufak bir market alışverişinde 100 TL tutan şu anda 200 TL tutmaya
başladı, maddi zorluk had safhaya ulaştı. Maaşlarımızla ihtiyaç haricinde keyfi
bir harcama yapamıyoruz. Özellikle evlenecek gençler bayağı bir zorluk çekiyor.
En basitinden bir mobilya önceden 2 bin TL iken şu anda 7 bin TL'nin altında
bulamıyorsunuz. Beyaz eşya da aynı şekilde yükseldi. Ben araba almak istiyorum
ama 100 bin TL olan bir araba şu anda 300 bin TL. Artık kemeri sıktıkça
sıkıyoruz, nereye kadar sıkacağız bilemiyoruz." dedi.
"Altının
yükselmesinden dolayı oğlumu evlendiremiyorum"
Doların yükselişine bağlı altın fiyatlarının da çok
yükseldiğini ve bu nedenle oğlunu evlendiremediğini dile getiren İbrahim Özer,
şunları söyledi:
Benim ne altınım ne de dolarım var. Ne altın alabiliyorum ne
de satabiliyorum. Keşke altınım olsaydı da bir çocuğum var onu evlendirirdim.
Şimdi kimin kızını isterseniz altın istiyorlar. Bu nedenle oğlumu
evlendiremiyorum, bekâr kalmış. Kızın anne ve babası belirli bir miktar altın
istiyor. Ne yapacağımızı bilemiyorum.
"Maaşlarımız
dolar karşısında eridi"
Doların yükselişinin bütün ülkeyi etkilediğini, bu yüzden
hiçbir şey alamadıklarını belirten Veysel Özdemir, "Özellikle ev fiyatları
aşırı tavan yaptı. 450-500 bin TL'ye hiçbir şekilde ev alamayız. Kira deseniz
bin 300, bin 400'den aşağı ev bulamıyoruz. Beyaz eşya desen onu da alamıyoruz,
krediden zaten şaşmıyoruz. Ben bunları bekâr biri olarak söylüyorum, bir de
evli olsam işim yaş. Maaşımız dolar karşısında eridi."
"Ek iş
yapmazsam, eve ekmek götürecek param kalmıyor"
Aldığı maaşın ay sonu gelmeden bittiğini dile getiren
Özdemir, "Eskiden aldığımız maaş ile 2 çeyrek altın yapabiliyorken
şimdilerde bir Cumhuriyet altını asgari ücret düzeyine gelmiş. Bugün herkes
geçim sıkıntısı yaşıyor. Döviz ve altının yükselişi gençleri evlenemeyecek hale
soktu. Gıda ve yakıt… kısacası her şey zamlandı. 3 çocuklu bir aile asgari
ücretle nasıl geçinsin? Memleketimizin iş insanlarına sesleniyorum; 'Elinizi
taşın altına koyun, yoksula, garibana sahip çıkın.' Ben bugün 2 bin 800 TL maaş
alıyorum ve geçinemiyorum. Her ay bin 170 TL taksit ödüyorum. Doğalgaz,
elektrik, mutfak masrafı derken ay sonu gelmeden maaşımız bitiyor. Ek bir iş
yapmasam bazen eve ekmek götürecek param kalmıyor." ifadelerini kullandı.
"30 sene 7 ay
hizmet verdim ama aldığım maaşla geçinemiyorum"
Marketten dönen ve karşılaştığı yüksek fiyatlardan ötürü;
'Bugün kafam çok bozuk, bana bir şey sormayın' diyen memur emeklisi Vasım
Saklan yaşadığı sıkıntıyı şu şekilde paylaştı:
Her şey pahalı, hiçbir şey alamıyoruz, kimse buna dur
demiyor. Pahalılık var, pahalılık… Fiyatlar haddinden fazla yükselmiş, artık
tok uyuyamıyoruz. Bu zamanda evine 2 ekmek götürebilen erkektir. Eskiden
bayramdan bayrama kırmızı et yiyebiliyorduk ama şimdi onu da yiyemiyoruz.
Pirincin kilosu 10 TL olmuş. Allah fakirin yardımcısı olsun. 30 sene 7 ay
hizmet verdim ama aldığım maaşla geçinemiyorum, eski zamanlar yok şimdi."
(İLKHA)