7 Ekim Aksa Tufanı Operasyonu'nun yıl dönümünde Şehr-i Nuh Platformu öncülüğünde Gazze'de devam eden katliamları telin etmek için araç konvoyu, yürüyüş ve basın açıklaması düzenlendi.

Şırnak’ta Şehr-i Nuh Platformu öncülüğünde "Soykırıma lanet direnişe bin selam" temalı araç konvoyu, yürüyüş ve basın açıklaması yapıldı.

Çocuklardan Gazze'ye duygulandıran destek Çocuklardan Gazze'ye duygulandıran destek

Şırnak merkezde araç konvoyu oluşturan Kudüs sevdalıları, Cizre'de bir araya gelip yürüyüş düzenledi. Hz. Nuh Camii'ne kadar yürüyen kalabalık tarafından sık sık Filistin lehine siyonist rejim aleyhine sloganlar atıldı.

Hz. Nuh Camii avlusunda Şirin Kızılkaya tarafından okunan Kur'an-ı Kerim tilaveti sonrası basın açıklamasını, platform adına Nevzat Uysal okudu.

"Batılılar, İslam’a olan düşmanlıklarını, israil adlı siyonist çete eliyle gerçekleştiriyor"

Batılılar tarafından sırtı sıvazlanan terörist rejimin, bugüne kadar kadın, bebek, çocuk, yaşlı ve hastanelerde tedavi gören 42 bin canı katlettiğini ifade eden Uysal, "İnsanlık haysiyetinin yükünü üstlenen kardeşlerim, siyonist israil, Gazze’de tam 365 gündür soykırım yapıyor. Dünya kör, dünya sağır, dünya suskun. Bu suskunluk, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 42 binden fazla insanı katleden, hastaneleri, okulları ve ibadethaneleri bombalayan soykırımcıyı cesaretlendiriyor. Çocukları öldürmeyi itikatlarının gereği sayan bu devlet görünümlü sapkın terör örgütü, emperyalist sistemin koruması altında bölgeyi kan gölüne çeviriyor ve soykırım siyasetini tüm bölgeye yayıyor. Tarihin hiçbir döneminde ve dünyanın başka hiçbir yerinde katilin, soykırımcının bu kadar desteklendiği bir örnek yoktur. Batılı emperyalist güçler, İslam’a ve Müslümanlara olan düşmanlıklarını, İsrail adlı Siyonist çete eliyle gerçekleştiriyor. Müslümanlar söz konusu olduğunda, iddia ettikleri demokrasi, insan hakları, özgürlük gibi değerlerini hiçe saymaları da bunun bir sonucudur. Kendilerinin dışındakilere "insanımsı" diyebilecek kadar insanlıktan çıkmış bir ırkçı rejimle karşı karşıyayız. Aklın, idrakin ve vicdanın rafa kalktığı bu kör bir inanç, emperyalizmin desteği ile dünyayı bir cehennem çukuruna sürüklüyor. Dilimiz varmıyor ama hapishanelere doldurdukları masum kardeşlerimize tecavüze varacak kadar ileri giden bir cinnet halini hangi akıl açıklayabilir? Uluslararası sistem ahlaken, fikren ve fiilen çökmüştür. Uluslararası kurumlar da çökmüştür. Daha da kötüsü, insanlık tüm değerleriyle birlikte bu katil rejim ve onu koşulsuz destekleyen emperyal güçler karşısında savunmasızdır. Mazlumun ahı arşa ulaştı. Anaların feryatları vicdanları ateşe verdi. Artık ne söz yetiyor ne kelam. Her şey gözümüzün önünde oluyor. Gazze’de olanları, Siyonist İsrail’in propaganda aygıtına kanarak "bizden uzakta" diyen aymazlar uyanır mı, bilemeyiz ama biz gerçekleri bir kez daha hatırlatalım. Bizzat Batılılar tarafından sırtı sıvazlanan terörist İsrail, bugüne kadar kadın, bebek, çocuk, yaşlı ve hastanelerde tedavi gören 42 bin canı katletti. Tekrar ediyorum! Batılı başkentlerde alkışlanan katil Netanyahu yönetimindeki Siyonist İsrail, 7 Ekim’den bu yana 17 bini çocuk, 11 bin beş yüzü kadın olmak üzere 42 bin Filistinli masum insanı katletti. Bunlar resmi rakamlar. 97 binden fazla yaralı, on binlerce kayıp var. Bunlar istatistiksel bir rakam değil; her biri bir insan, her biri kardeşimiz. Bunlar bizim evlatlarımız, annelerimiz, bacılarımız… Bunlar insanın vicdanını kanatan gerçekler. Okulları, hastaneleri, camileri, kiliseleri bombalarken, insanlığın ortak değerlerini hiçe sayan Siyonist rejim, Lübnan’a başlattığı saldırılarla sapkın inancıyla şekillendirdiği arz-ı mev’ud hedefine ulaşmak için tüm bölgeyi ateşe vermeyi planladığını gösterdi. Orada da durmayacaklar, biliyoruz. Ateş yaklaşıyor… Gazze’de rablerine şikâyette bulunan çocukların ahı, insanlığı bulmayacak mı zannediliyordu? Ne demişti o küçük kız? "Sizlere hakkımı helal etmiyorum." Ya 8 yaşındayken büyümek zorunda kalan o çocuk "Ben çocukluğumu yaşayamadım ki!" demişti! Ama onlar yine de zulme ve katile karşı şerefle, inançla direndiler. Boyun eğmediler. Zillete razı olmaktansa direnmeyi ve şehadeti seçtiler." İfadelerini kullandı.

"Gazze’de başlayan vahşet ve soykırım, bugün Lübnan ve Yemen’e de sıçramış durumda"

Batı’yı arkasına alan siyonist rejimin, bütün bölgeyi ateşe vermeye başladığını söyleyen Uysal, "Bir tarafta sözde uluslararası hukuk, diğer tarafta 365 gündür ölümü her gün yüzlerce kez yaşayan o çocukların bilge sözleri. Sözde ateşkes çağrılarıyla barış maskesi takan Batı, arka planda kendi değerlerine savaş açmış soykırımcıya silah, para ve siyasi destek verirken, insanlığın onuru Filistinli çocukların, kadınların ve erkeklerin omuzlarında. Filistin’de, Gazze’de bunlar olurken hâlâ dengeleri gözetleyen, küçük çıkarlarının kaybolmasından korkan bir İslam dünyası manzarası ile karşı karşıyayız. İbrahim anlaşmasının peşinde İsrail’e ve ABD’ye yardım ve yataklık yapan bölge ülkeleri, maalesef onurumuzu zedeliyorlar. Ama gerçek ortada: Batı’yı arkasına alan İsrail, bütün bölgeyi ateşe vermeye başladı. Geçen yıl Gazze’de başlayan vahşet ve soykırım, bugün Lübnan ve Yemen’e de sıçramış durumda. Bugün insanlığın ikinci babası Nebi Nuh (as) yanı başından Filistin halkının haklı mücadelesine ve direnişine destek olmak, Gazze'den sonra Lübnan’a sıçrayan, Yemen'i de hedef alan bu alçakça işgale, katliam ve soykırıma dur demek için buradayız. Türkiye, uzun zamandır bu uyarıyı yapıyor. Sayın Cumhurbaşkanı’nın geçen haftaki uyarısı bu noktada çok önemli. Bir kere şunun altını net bir şekilde çizelim: Emperyalist stratejilerle Siyonist İsrail’in arz-ı mev'ud hedefi birbiriyle örtüşüyor. Doğu Akdeniz’deki savaş gemilerini, katil rejime yapılan silah yardımlarını başka nasıl açıklayabiliriz? Kirli bir oyunla karşı karşıyayız. Onun için tekrar altını çizmekte fayda var: Türkiye’nin savunması Gazze’den başlar! Lübnan saldırısı, savaşın yeni bir evreye geçtiğini gösteriyor. Batılı başkentlerde ise aynı kalıpta açıklamalar devam ediyor. Dün komplo denilerek küçümsenen stratejilerin bugün gerçekleştiğine hep birlikte şahit oluyoruz. Onun için, kimse olayları bizden uzak zannetmesin. Aymazlık ve gaflet sonumuz olur. Vakit teyakkuz vakti. Vakit Gazze hattına destek olma vakti. Vakit insanlık haysiyetini sahiplenme, vicdanın sesi olma vakti. Vakit kardeşlerimize sahip çıkma vakti. Bizler, Filistin dostları olarak insanlık şerefinin bu katil sürüsüne karşı mutlak galip geleceğine inanıyoruz. Ama önce direniş hatlarını güçlü bir şekilde tahkim etmek zorundayız. Soykırım destekçisi markaları boykotu derinleştirerek ve yaygınlaştırarak siyonizme kan pompalayan damarları kesmeliyiz. Buradan milletimizin 7’den 70’e her bir ferdine çağrıyı yineliyoruz: İsrail malı almazsan ölmezsin, alırsan çocukları öldürürler. Buradan açıkça deklare ediyoruz: İsrail, yüz yıldır Filistin topraklarında katliam yapan bir terör örgütüdür. Yerleşimci adlı terör ve gasp şebekesi eliyle tedrici olarak sürdürdüğü işgal yeni bir aşamaya geldi. 7 Ekim 2023’ten bu yana yaşananlar, Siyonist işgalin yeni bir evresini göstermektedir. Emperyalizmin sınırsız desteği, Siyonist şirketlerin sponsorluğu ile Gazze’de Müslüman kıyımı yapan ırkçı rejimin hedefinde bütün bölgemiz var. Onun için terör rejiminin propaganda aygıtlarının yaydığı bilgilere rağmen çekinmeden diyoruz ki: Gazze’deki direniş, insanlığın ve bizim onurumuzdur. Gazze’de evleri, toprakları, özgürlükleri, inançları için direnenlere selam olsun! İnsanlığın sancağı yere düşmesin, haysiyeti çiğnenmesin, umutlar sönmesin diye zulme karşı göğsünü siper edenlere; korkunç soykırıma rağmen siyonizme ve onlarca emperyalist devlete kahramanca direnenlere selam olsun! Birinci yılına giren soykırımı lanetliyor, Gazze’de direnen yiğitleri ve şehitlerimizi selamlıyoruz." dedi.

Program, Cizre Müftüsü Süleyman Baran tarafından yapılan dua ile son buldu.