Yaklaşık 11 aydır devam eden soykırım sürecinde Gazze'ye ve direnişe olan desteğini her platformda dile getiren Peygamber Sevdalıları Vakfı, her hafta olduğu gibi bugün de yine Diyarbakır meydanlarındaydı.

Peygamber Sevdalıları Vakfı'nın merkez Kayapınar ilçesi Yenihal Köprülü Kavşağında düzenlediği basın açıklaması etkinliğinde kısa bir konuşma yapan Dr. Sertaç Tekdal, yaklaşık 11 aydır Gazze'de devam eden kutlu mücadeleye destek verenlerin izzet ve şereften paylarını alırken işgal rejimine katkı sunmakla beraber direnişe engel çıkaranların ise mesafeye bakılmaksızın izzet ve şerefin yanı sıra tüm insani hasletlerden de mahrum kaldıklarını dile getirdi.

"Bu kutlu davaya ne kadar ilgi ve alaka gösterirsek Allah izzet ve şerefi o kadar nasip edecektir"

11 aydır hem vahşet hem de direniş devam ettiğini vurgulayan Tekdal, "Bir yanda izzetle direnenler ve onlara destek verenler öte yanda bu vahşete destek olup sessiz kalanlar. Bir yanda izzet ve şerefe nail olanlar öte yanda tüm insani hasletlerini yitirip kire bulamış olanlar. Bu kutlu davada izzet ve şerefi hak edenleri Allah-u Teala zaten destekçi kılacaktır. Eğer bu yüce davaya sessiz kalanlar varsa bilinmelidir ki bu izzet ve şerefi hak etmediklerinden dolayı Allah onlara bunu nasip etmiyor. Biz toplumlar ve devletler bu kutlu davaya ne kadar ilgi ve alaka gösterirsek Allah izzet ve şerefi o kadar nasip edecektir. Yani izzet ve şeref payımız yüce davaya gösterdiğimiz ilgi ve alakayla paralel bir şekilde ilerleyecektir." dedi.

Bazı çıkar ve menfaatler uğruna Gazze'deki soykırıma sessiz kalanların durumuna da değinen Tekdal, "'Benim devletim, maslahatım, saadetim ve geleceğim diyerek bu büyük davaya ve yaşanan vahşete sessiz kalanlar, kör ve sağır kesilenler, aciz kalanlar bilmelidir ki bu şeref ve izzetten paylarını alamayacaklardır. Bir yandan kadın ve çocuklar katledilirken buna sessiz kaldıkları halde sözde köpek hakları veya bazı siyasi çıkarları doğrultusunda ortalığı karıştırmaya çalışanlar o insani hasletlerden zerre kadar nasibini alamamış bedbahtlardır." ifadelerini kullandı.

"Bu mücadeleyi sadece insani ve vicdani hasletlerle destekleyenler, izzet ve şeref tarafını seçenlerdir"

Tekdal, "Bu yüce davaya ilgi ve alaka göstererek ondan nasiplenebilmek için illa orada olmak gerekmiyor. Bugün yaşadığımız Peygamber ve Sahabeler şehri Diyarbakır'da Allah Resulü Aleyhisselatu Vesselam ve diğer peygamberler başta olmak üzere onların izinden gitmeyen, ashab-ı kirama düşman kesilen ve hatta isimlerini cadde ve sokaklardan kaldırmaya çalışanlar bu kutlu coğrafyalarda yaşamalarına rağmen izzet ve şereften nasibini alamamıştır." şeklinde konuştu.

Bu kutlu davanın izzet ve şerefinden nasiplenebilmek için uzakta ya da yakında olmanın gerekmediğinin altını çizen Tekdal, Filistin'de bu büyük mücadele verilirken hemen yanı başlarında bulunan abbas'ın tutumuna örnek vererek nice hainlerin bulunduğunu, mücadelenin uzağında olmasına rağmen destek ve katkılarıyla şeref ve izzete nail olabilen "Mavi Marmara Şehitleri" gibilerinin de örnek şahsiyetlerden olduğuna dikkat çekti.

"Bu büyük mücadelede iman ehli olmadıkları halde dünya adına izzet ve şeref kazananlarda var." diyerek konuşmasını sürdüren Tekdal, "İman ehli olsun veya olmasın, bugün protestolarla batıda nice haklar, bu kutlu mücadeleye desteklerini sunuyorlar. Bu yüce davaya belki iman yoluyla değil ama insan ve vicdanlı olma yönüyle desteklerini sunuyorlar. Bu mücadeleyi sadece insani ve vicdani hasletlerle destekleyenler, izzet ve şeref tarafını seçenlerdir." ifadelerine yer verdi.

"Bu tür etkinliklerle tarafımızı ortaya koyuyoruz"

Tekdal, "Eğer bir yerde zulüm ve vahşet varsa, kadın ve çocuklar katlediliyorsa bunun için iman ehli olmak gerekmiyor, insan ve taraf olmak yeterlidir. İşte böylesi bir durumda Cemil Meriç 'zulmün olduğu yerde tarafsızlık namussuzluktur' diyor. Bu nedenledir ki bizlerde her hafta olduğu gibi meydanlarda, mitinglerde ve etkinliklerde tarafımızı belirlemek adına buradayız." dedi.

Konuşmasını tamamlayan Tekdal, son olarak şunları söyledi:

"İman ehli olmamız hasebiyle bu yüce dava adına ortaya koyduğumuz her türlü gayret ve mücadele dolaylı olarak Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın özgürlüğüne inşallah kapı açacaktır. Bizler bu mücadeleyi vermek için illa orada olmak zorunda değiliz. Uzaklarda da bu mücadeleye ve direnişe desteklerimizi sunabiliriz. Bu tür etkinliklerle tarafımızı ortaya koyuyoruz. Öte yandan maddi ve manevi anlamda sunduğumuz desteklerde önemli bir katkıdır. Özellikle köstek olmak suretiyle siyonist işgal rejimi israile maddiyatla destek olanlara karşı bir boykot hareketi yürütmek mecburiyetindeyiz."

"Çağdaş firavunlara karşı, Musa olma vakti çoktan gelip geçmiştir"

Tekdal'ın konuşmasının ardından yapılan basın açıklamasını Peygamber Sevdalıları Vakfı adına Süleyman Börü okudu.

Gazze'de yaşanan mezalime karşı devlet idarecilerinin sessizliğinin Selahaddin-i Eyyubi ve Sultan Abdülhamit Han'ın kemiklerini sızlattığını belirten Börü, Gazze'de 11 ayı aşkındır, büyük bir mezalim yaşandığını ve bu mezalime dur diyecek somut bir adım atılmadığını ifade ederek yapılan kınama mesajlarının bu zulmü ve soykırımı durdurmaya yetmediğinin altını çizdi.

Siyasi ve bürokratik hamleler siyonist zulmü durdurmaya yetmiyorsa çarenin başka seçeneklerde aranması gerektiğini vurgulayan Börü, "Uluslararası hukuku ve uluslararası kararları ayaklar altına alan siyonistleri durdurmanın tek yolu, güç kullanmaktır. Tüm uluslararası kararları hiçe sayan siyonist terör rejiminin arkasında, ABD ve batılı devletlerin açık desteği var. Gazze'de yaşanan mezalimi ve soykırımı durdurmak için askeri seçenekler masada olmalıdır. Zalim, müstekbir, gaddar, çocuk, kadın ve sivilleri katleden çağdaş firavunlara karşı, Musa olma vakti çoktan gelip geçmiştir." ifadelerini kullandı.

"Zaman ihtilafları konuşma zamanı değil, Gazzeli kardeşlerimizi ateşten kurtarma zamanıdır"

siyonistlerin anlayacağı tek dilin güç olduğunu vurgulayan Börü, "Bu gücü oluşturmak, bölgesel ittifakların sağlanmasıyla olacaktır. Türkiye, Mısır, Ürdün, Lübnan, İran, Irak başta olmak üzere 57 İslam ülkesi 'Kudüs İttifakı'nı kurmalıdır. Bu ittifakın kurulması, siyonistlerin oluşturmuş olduğu ihtilafların bir kenara atılmasıyla olur. Zaman ihtilafları konuşma zamanı değildir. Zaman alevler içinde yanan, soykırıma maruz kalan Gazzeli kardeşlerimizi ateşten kurtarma zamanıdır. Zaman siyonist şer ittifakına karşı mazlumların safında yer alacak olan 'Kudüs İttifak'ını kurma zamanıdır. Zaman ittifakları kurma, güçleri birleştirme, varlık savaşı verme zamandır." şeklinde konuştu.

Bu varlık savaşında Türkiye başta olmak üzere İslam Ülkeleri ve özgür devletlerin siyonist işgal rejimine karşı Filistin direnişine askeri, lojistik, maddi ve manevi destek sağlaması gerektiğini kaydeden Börü, devlet liderleri başta olmak üzere uluslararası aktör, devlet ve halkların siyonist işgale karşı izzet, şeref ve cesaretle mücadele etmekle mükellef olduğunu söyledi.

"Devletleri, en az milletleri kadar cesur olmaya davet ediyoruz"

Av yasağına uymayan şahıslar hakkında yasal işlem Av yasağına uymayan şahıslar hakkında yasal işlem

Börü, "İstikbal ve istiklalimiz için siyonist zulmü durduracak adımlar atılmazsa gelecek nesillere kötü bir miras bırakmış olacağız. Bu miras, kuşatılmış ve işgal edilmiş İslam beldeleri bırakmış olacaktır. Zillet, kölelik ve korkaklığı bırakıp, cesaret, şecaat ve özgürlüğü kuşanacak irade gösterilmelidir. Zalimlerin Gazze'de yakmış oldukları cehennem çukurlarında mazlumları kurtarmak ve zalimleri elleriyle kazımış oldukları çukurlara gömme vaktidir. Direniş ve dirilişi sergileyecek somut adımlar atılma vaktidir. Safımız net, duruşumuz dik, mücadelemiz çetindir. Devletleri, halklar gibi cesur olmaya davet ediyoruz." diye belirtti.

Bir avuç kahraman mücahidin siyonistlerin şahsında ABD, Avrupa ülkeleri ve dünya istikbarına karşı savaştığına dikkat çeken Börü, "Tam 11 aydır devam eden siyonist şer ittifakının soykırım savaşında, dünya halkları Gazze'nin destansı mücadelesinin yanında durmuştur. Halklar Gazze'ye her türlü desteği sağlamaktadır. Devletleri, en az milletleri kadar cesur olmaya davet ediyoruz." dedi.

Börü, "Gazze'de yaşanan mezalim, bir dönemin kapanmasına, başka bir dönemin açılmasına kapı aralamıştır. Gazze'de dökülen her bir damla kanın, evi yıkılan, yetim ve öksüz bırakılan her masumun feryadından hepimiz sorumluyuz. Türkiye başta olmak üzere 57 İslam ülkesi yaşanan Gazze soykırımından ders ve ibretler çıkarıp kendine gelmelidir. Aralarındaki ihtilafları bir kenara bırakıp bölgesel ittifaklar kurmalıdır. siyonist şer ittifakına karşı cesur adımlar atılmalıdır." diye kaydetti.

"Gazze'de soykırımın durdurulması için çaba sarf eden tüm girişimlere destek veriyoruz"

Açıklamasına "Nice az topluluklar, Allah'ın izni ile nice çok topluluklara galip gelmiştir. Allah, sabredenlerle beraberdir." ayeti kerimesiyle devam eden Börü, dünyanın özgür halkları ve vicdan sahibi devlet liderlerine talepleri ileterek şu ifadelere yer verdi:

"siyonist işgal rejimine destek sağlayan ürünleri boykot etmeye devam ediniz. Üçüncü ülkeler üzerinden siyonist işgal rejimine petrol sevkiyatı başta olmak üzere ticaretin her türlüsünden vazgeçiniz. Filistin devletinin tanınması ve Gazze'de soykırımın durdurulması için çaba sarf eden devletlerin ve uluslararası alanda bu yönde başlatılan tüm girişimlere destek veriyoruz. HAMAS'ın Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması yönündeki şartlarına destek veriniz. Uluslararası kararlar neticesinde, Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması, işgalcilerin Gazze'den çekilmesi, Gazze'nin yeniden imar edilmesi, insani yardımların ulaştırılmasına yönelik söz konusu kararların pratikte yerine getirilmesi için siyonist şer ittifakına karşı baskı yapılmasını talep ediyoruz. siyonist işgal rejimi, denize dökülüp haritadan silinene kadar azim ve kararlılıkla Kudüs davasını savunmaya devam edeceğiz. Gazze'nin kahraman halkına, izzeti kuşanan liderlerine, siyonist işgale direnen mücahitlere selam olsun." (İLKHA)