Üniversiteye yeni başlayan öğrenciler, ailelerinden ayrılarak yeni bir şehre ve ortama adapte olmanın getirdiği zorluklarla karşı karşıya.
Uzman Psikolog Kurtay, konuyla ilgili olarak öğrencilerin şehir değiştirmenin getirdiği sorumluluklarla başa çıkmalarında ebeveynlerin etkin bir rol oynadığını vurguladı.
Üniversiteye yeni başlayanların uyum sürecinde zorluklarla karşılaşabildiklerini belirten Kurtay, "Hayatımızdaki en önemli geçişlerden biri üniversite yıllarıdır ve aynı zamanda bir uyum sürecini de beraberinde getirir. Pek çok insan ilk kez evini, ailesini, güvenli ortamını terk edip, kendisine tamamen yabancı bir kentte buluyor. Bu süreçte birçok kararı tek başına almak ve sorumluluk almak zorundadır. Kendi kimliğini bulma ve yetişkinliğe geçiş sürecinde olan kişi davranış ve uyum sorunları yaşayabilmektedir. Nasıl başa çıkacağınızı biliyorsanız, hayattaki zorluklara ve değişikliklere uyum sağlamak daha kolay olacaktır. Aileler çoğu zaman kendi kaygılarından kurtulamadıkları için çocuklarını kendilerine bağımlı olarak yetiştirmeyi tercih ederler. Ancak bu durum çocuğun kişilik gelişiminde sorunlara neden olabilir. İş ve akademik yaşamın yanı sıra sosyal ve romantik ilişkilerde de sorunlara neden olabilir. Gençlerin kendilerine ait bir hayat kurmalarına izin verilmesi gerekiyor. Hem lisenin bitimiyle hem de reşit olmanın gelmesiyle birlikte aileye bağlılığı sürdürürken, üniversite dönemi ailesiz bir yaşamın başlangıcıdır. Yeni olan bazı şeylerbelirsizlik kaygıya neden olabilir. Bu yeni başlangıcın tüm belirsizliklerinden kurtularak kaygıları tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmasa da hafifletilebilir. Üniversiteye adaptasyon sürecini daha hızlı tamamlamak için süreçte öğrenciler, aileleri ve üniversite çalışanları sürece katkı sağlaması önemlidir.” şeklinde ifade etti.
“Her bireyin adaptasyon süreci farklıdır”
Kurtay, üniversiteye yeni başlayan her öğrencinin yaşadığı zorluklar ve uyum süreçleri farklılık gösterdiğine dikkat çekerek, “Aile ve arkadaş desteği kesilip önemli sorumluluklar üstlenildiğinde öğrencilerin yaşadığı zorluklar ve uyum süreçleri farklılık göstermektedir. Uyum süreci ile ebeveynlere aşırı bağımlılık gibi faktörler arasında bir ilişki vardır. İyi bir uyum süreci, yenidünyayı kabul etmek, öğrenmeye yönelik içsel motivasyonu geliştirmek, zaman ve para yönetimini iyi yapmak, derslere katılmak gibi bileşenleri içerir. Üniversiteye uyum sürecinde cinsiyet, kardeş sayısı, yetiştirilme tarzı ve bireyin yetiştiği sosyokültürel ortam gibi faktörler önemli olabilmektedir. Küçük şehirlerdeki öğrenciler daha fazla uyum sorunu yaşıyor. Çok kardeşli ailelerdeki gençler sosyalleşme konusunda daha iyi görünüyor. Ailesinden ilk kez ayrılan, kendisi için ne yapacağı konusunda belirsizlik ve kaygı yaşayan gençlerin her şeyden önce şunu unutmaması gerekiyor. Üniversiteye ilk kez giren her genç bu duyguyu yaşayabilmektedir. Üniversitenin ilk aylarını iyi değerlendirmek aidiyet ve uyum açısından oldukça önemlidir. Öncelikle gençlerin barındıkları (ev, yurt) yerlerden çıkıp üniversite kampüslerini ve bölgelerini tanımaları, ihtiyaçlarını nasıl ve nerede karşılayabileceklerini bilmeleri gerekiyor. İhtiyaçlarınızı nasıl ve nerede karşılayacağınızı öğrenmek, yetersizlik duygusu gibi olumsuz duyguların önüne geçer. Üniversiteler ilk haftalarda üniversiteyi tanıtmaya yönelik oryantasyon programları düzenlemektedir. Öğrencilerin üniversite hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaları ve hangi birimlerin akademik ihtiyaçlarını karşılayabileceği konusunda oryantasyona katılmaları önemlidir. Öğrenciler için sosyalleşme de çok önemli. Öğrenci kulüplerinde promosyonlar öğrencilere dönemin ilk haftalarında veriliyor. İlgi alanları doğrultusunda öğrenci kulüpleri ise, gençleri bir araya getirdiği için uyum problemini azaltacaktır.” ifadelerini kullandı.
Üniversiteye adaptasyonu zorlaştıran etkenler nelerdir?
Üniversite eğitiminin maddi açıdan zorlayıcı olabildiğini vurgulayan Kurtay, “Üniversiteye adapte olmak, birçok öğrenci için zorlayıcı bir süreç olabilir. Adaptasyon sürecinde birçok farklı faktör etkili olabilir. Yeni bir ortama adapte olmak üniversiteye giden öğrenciler, yeni bir ortama uyum sağlamak zorunda kalırlar. Bu, yeni insanlarla tanışmak, yeni bir şehirde yaşamak ve farklı bir kültürle karşılaşmak anlamına gelebilir. Üniversitede öğrenciler daha yüksek akademik beklentilerle karşılaşırlar. Daha yoğun bir ders programı, daha fazla okuma ve araştırma yapmak, daha yüksek notlar almak için daha fazla çalışmak gerekebilir. Üniversite eğitimi, maddi açıdan zorlayıcı olabilir. Ders kitapları, konaklama, yemek, seyahat ve diğer masraflar, öğrencilerin bütçelerini zorlayabilir. Buna ek olarak, öğrencilerin bazen öğrenci kredisi veya burslar için yarışması gerekebilir. Üniversiteye giden öğrenciler, evlerinden ve ailelerinden uzaklaşmak zorunda kalırlar. Bu, bazı öğrencilerde ayrılma kaygısı ve yalnızlık hissi oluşturulabilir. Üniversiteye yeni başlayan öğrenciler, sosyal çevrelerinde de uyum sağlamak zorundadırlar. Bu, yeni arkadaşlar edinmek, sosyal faaliyetlere katılmak ve sosyal çevreye adapte olmak anlamına gelebilir.” şeklinde aktardı.
Üniversiteye adaptasyon sürecini kolaylaştırmak için neler yapılabilir?
Öğrencilerde adaptasyon süreci hakkında değinen Kurtay, “Öncelikle okulu araştırmak, okul ortamını gezmek, ulaşım yollarını bilmek ve öğrencinin ailesiyle birlikte yaşamıyorsa nerede kalacağını önceden belirlemek önemlidir. Geçmişte zor olan bu süreçler sosyal medyanın gelişmesiyle artık kolaylaştı. Sosyal medya grupları ve okul tanıtımları öğrencilerin/öğrenci adaylarının daha hızlı bağlantı kurmasına ve sosyalleşmesine olanak tanır. Bu belirsizliklerin ortadan kaldırılması başlangıçta gerginlik hissini azaltacaktır. Öğrenci ilişkileri geliştirme ve sürdürme konusunda da bazı zorluklar yaşayabilir. Bu noktada bu duruma tamamen olumsuz ve içine kapanık bakmak yerine ilişkiyi sürdürme çabaları işi kolaylaştırır. Duygularla ve zor durumlarla karşılaştığımızda gücümüzü ve mücadelemizi gösterebilmemiz de önemli. Psikolojik sağlık açısından da oldukça önemlidir. Üniversite yaşamına geçiş pek çok önemli değişiklik ve sorumluluk içeren bir süreç olduğundan, belli düzeyde kaygı ve stres ile normal tepkiler beklenir. Birçok öğrenci bu olumsuz duyguları yaşar ve bunları azaltmaları için sürece zaman verilmesi gerekir.” şeklinde aktardı.
Kurtay, üniversitenin ilk yıllarında ailenin öğrenciye olan etkisi ve desteğinin çok önemli olduğunu belirterek, “Özellikle üniversitenin ilk yılında öğrenci ve ailesi sorumluluk düşmektedir. Akademik, mali ve duygusal açıdan zorluk çeken öğrencilerin ihtiyaç duydukları desteği nasıl bulacaklarını bilmeleri gerekir. Üniversiteler, liselerden farklı olarak akademik kadronun öğrencilerin hayatlarına tamamen hâkim olabileceği eğitim kurumları değildir. Her yıl binlerce öğrenci üniversiteye yerleşmektedir. Bu nedenle öğrencinin karşılaştığı sorunlarla ilgili olarak öncelikle ilgili akademik personele veya genellikle üniversitede bulunan psikolojik danışma merkezlerine danışması gerekmektedir. Aileler çocuklarının hayatlarıyla ilgilenmeli ve bilgi sahibi olmalıdır. Buradaki amaç çocuğun hayatını sorgulamak, yargılamak değil. Çocuklarının akademik, sosyal ve duygusal açıdan karşılaştıkları yeni durumlarla birey olarak yüzleşip yüzleşemediklerini gözlemlemek ve üzerlerine düşen desteği sağlamak gerekir.” dedi.
“Ailelerde kaygı ve korku oluşuyor”
Kurtay, ifadelerini şöyle sürdürdü:
“Aileler, çocukları üniversiteye başlarken çeşitli kaygılar ve korkular yaşayabilirler. Kaygılı bağlanma dediğimiz ebeveynlik tarzı toplumumuzun aile sisteminde oldukça yaygındır. Bu tür ebeveyn, çocuğunun başına bir şey geleceğinden, tek başına hayatta kalamayacağından ve çocuğun yine de anne-babaya ihtiyaç duyacağından neredeyse kesindir. Çocuğu da bu yönde motive ederler. Üniversiteye girmeyi bir kriz, bir kopuş olarak algılıyorlar. Üniversiteye giren bir gencin bağımsız bir kişi olmasını engelleyen yegâne göreceli engellerden biridir. Ebeveynlerin kendi endişelerinin çocuklarının endişeleri olmadığını anlamaları gerekir. Bu aşamada ebeveynlerin duygularını uygun şekilde ifade etmeleri önemlidir. Aile evinden ayrılmanın bizim için ve sizin için yeni ve karmaşık olduğu ve bu duruma birlikte uyum sağlayacağımızın mesajını vermek gerekiyor. Bu nedenle sürecin mümkün olduğu kadar dışarıdan izlenmesi ve kontrol dürtülerinin bastırılması gerekir. Ebeveynler öğrencilerinin ihtiyaç duyduğu her an yanında olmalıdır. Her ne kadar zorlu bir süreç olsa da, şehir dışında üniversite eğitimi ve birçok sorumluluk üstlenmek bireyin gelişimi için oldukça faydalı bir süreç olabilmektedir. Bu nedenle farklılıklarla yaşamayı bir öğrenme fırsatı olarak değerlendirmek ve geçmişteki yaşama saplanmak yerine ana odaklanarak keyfini çıkarmaya çalışmak uyum süreci için faydalı olabilir.”