Aksa Tufanına destek amaçlı Diyarbakır merkez Kayapınar ilçesi Yenihal Köprülü Kavşağı'nda düzenlenen basın açıklaması programında, son zamanlarda bazı kesimlerin Kudüs sevdalısı gençlerin gerçekleştirdiği protesto gösterilerini hedef alması durumunu gündemine alarak siyonist destekçilerine ve uzantılarına geçit verilmeyeceği mesajı verildi.

Programda bir konuşma yapan Fatih Taş, Uluslararası teşkilatların ikiyüzlü tutumunu eleştirirken 9 ayı aşkın süredir devam eden mücadelede gelinen süreci özetledi.

Aksa Tufanı Operasyonu sürecinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Uluslararası Adalet Divanı ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi kuruluşların ikiyüzlü tutumlarını bazı örneklerle aktaran Taş, şunları söyledi:

"Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi yaptığı acil özel toplantıda israil vahşetinin derhal durdurulması çağrısı yaptı. Birleşmiş Milletler yetkilisi Refah'a yaptığı ziyarette 'Refah'ta havada çok yoğun kan kokusu var' diyor. Uluslararası Adalet Divanı yaklaşık 6 ay önce gerçekleştirdiği toplantıda aldığı kararda uluslararası sözleşmelere göre soykırım yasak olduğu belirtilerek israil için 'soykırıma varacak eylemlerden uzak durulmasına…, soykırıma katılanların derhal araştırılmasına ve suçlu görülmeleri halinde cezalandırılmasına… önemle rica ediyoruz. Kimi kime şikâyet ediyor? Kimi yargılamaya çalışıyor? İngiltere'den 'acil ateşkes çağrısı' açıklaması gelmiş. Amerika 'ölü sayısı kabul edilemeyecek dereceye geldi.' diyor."

"Elimizi ve kolumuzu bağlayan liderlerden şikayetçiyiz"

Taş, "İşte bu sömürgeciler adına 'demokrasi veya insan hakları' düzenini kurup başına yamyamları diktikleri bu barbarlardan yardım dileniyoruz. Bunlar böyle yaparken diğer tarafta İslam İşbirliği Teşkilatı en son 3 ay önce Fas'ta gerçekleştirdikleri toplantının sonuç bildirgesinde 'israil vahşetini durdurmak için uluslararası kamuoyunu derhal adım atmaya çağırıyoruz.' denildi. Bu çağrıyı her gün israile on binlerce tır dolusu silah gönderen Amerika, İngiltere ve Fransa'ya yapılıyor." dedi.

Konuşmasında Aksa Tufanıyla beraber İslam toplumu üzerinde gelişen farklılık ve farkındalıklara da yer veren Taş, "Biz halk olarak 7 Ekim öncesi ve sonrasını tarihi ikiye böldük. 7 Ekim öncesinde Gazze, HAMAS, direniş ve siyonistlerin vahşeti vardı ama bir sabah kalktık ki bir avuç Müslüman, terör çetesinin ejderhadan şişirilmiş balonlarını birer birer söndürüyor. Direnişin gücü onları azdırdıkça azdırdı. 286 günde 40 bine yakın şehid var. Yakın bir zamanda yaşadığımız depremde aylarca enkazlarla uğraşırken Gazzeliler 9 aydır her gün depremi yaşıyor ve bedenler enkazların altına yığılıyor. Koca ve medeni dünyadan sadece kınamalar geliyor. Elimizi ve kolumuzu bağlayan liderlerden şikayetçiyiz. Biz, israil ve Filistin arasındaki bir barış güruhtan değiliz. Biz; bütün bedenimizle, hücrelerimizle, varlığımızla Ebu Ubeyde'nin ve Muhammed Dayf'ın sağında ve solunda kendimizi hissediyoruz ama bizi bağlayan liderler var ve biz buna kahroluyoruz." şeklinde konuştu.

Taş'ın konuşmasından sonra hazırlanan basın açıklamasını Peygamber Sevdalıları Vakfı adına Ercan Fidan okudu.

"Gazze için yaptığımız her eylem ve etkinliğin siyonistleri ve destekçilerini rahatsız ettiğini unutmayalım"

Gazze'nin bir imtihan olduğunu ve bu imtihanın kesintisiz bir şekilde devam ettiğini belirten Fidan, dokuz ayı aşkın süredir sürdürülen zulüm ve soykırım sürecinde yardım konusunda yeterli olunamadığını ifade ederek şunları söyledi:

"Fiilen kardeşlerimizin yanında olmak şurada dursun onlara bir lokma ekmek, içecek su ulaştırmayı bile hakkıyla beceremedik, birlik olup siyonistlerin başına balyoz olamadık. İdarecilerimizi, imkân ve potansiyelimizi harekete geçiremedik. Yapılan soykırım ve katliamı ekranlarda izleyip engel olamadık, siyonistleri korkutup caydıracak bir duruş ve güç ortaya koyamadık. Bu durum, ümmet olarak acizliğimizi, dağınıklığımızı gösterse de sabır ve ısrarla yapılan her amel gibi Gazze için sürecin başından beri her hafta yaptığımız bu eylemin, yapılan diğer etkinlikler ile birlikte siyonistleri ve destekçilerini rahatsız ettiğini de unutmayalım."

Zülme destek veren işyerlerinin meşru zeminde protesto eden gençlerin bazı kesimlerin hedefi haline getirildiğinin altını çizen Fidan, "Daha geçen haftalarda siyonist destekçisi firmaları protesto için meşru zeminde eylem yapan genç kardeşlerimiz siyonistlerin ve destekçilerinin hedefi oldu. Tarihte az rastlanır vahşet örneği sergileyen siyonistler ve yardakçıları; bu vahşeti kabul etmeyip karşı çıkanları, protesto haklarını kullananları kamuoyu nezdinde suçluymuş gibi gösterip algı oluşturmak için içimizdeki işbirlikçi ve satılmış uzantılarını da harekete geçirerek şer ittifakı oluşturmuşlardır." dedi.

"siyonist vahşeti ve işbirlikçilerini ifşa edip destek verenleri boykot etmeye devam edeceğiz"

Fidan, "O halde bizler de haykırıyoruz; Haklı davamızdan asla vazgeçmeyeceğiz! siyonist destekçilerine, içimizdeki uzantılarına geçit vermeyeceğiz! İnsanlık için muzır kanser hükmünde olan siyonizmi söküp atmak için mücadeleden geri durmayacağız! siyonist vahşeti, soykırımını ve işbirlikçilerini ifşa edip tüm dünya nezdinde mahkûm, destek verenleri boykot etmeye devam edeceğiz!" ifadelerini kullandı.

Gelinen aşamada gerek dünyada gerekse ülkemizde siyonist barbarlığını ve tehlikesini fark edip tavır koyanların gittikçe arttığını, Kudüs ve Aksa bilincinin Müslümanlar arasında kökleşip kalıcı hale geldiğini kaydeden Fidan, bu olumlu gelişmelerin Gazzeli, Filistinli kahramanların kanlarıyla, canlarıyla ve tüm varlıklarıyla yürüttükleri şanlı direnişlerinin semeresi ve bereketi olduğunu söyledi.

"Kudüs ve Aksa bilinciyle bilenmiş, vahdet silahıyla silahlanmış ümmetin evlatları elbette ki Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimizle birlik olup siyonistleri mübarek beldeden söküp atarak siyonizmi tarihin çöplüğüne gömeceklerdir." ifadeleriyle konuşmasını sürdüren Fidan, "Yemen, Lübnan ve sair yerlerde yükselen direnişler bunun göstergesidir. Filistin dışında yeni işgal cepheleri açma niyetinde olan siyonistler, yekvücut olmuş ümmetin direniş erlerinin çelik iradesi ve azmi, cesareti karşısında hezimete uğrayacaklardır. Bundan kuşkumuz yoktur. Ümitsiz değil inançlıyız. Yeter ki bilincimizi diri tutup Gazze'yi sürekli olarak gündemimizin başına alıp kardeşlerimizi yalnız bırakmayalım." şeklinde konuştu.

"Aksa davasına destek için atılacak her adım, yapılacak her faaliyet, söylenecek her söz değerlidir"

Fidan, "Irki, mezhebi, siyasi kısır tartışmaları ve ihtilafları bir kenara bırakıp Kudüs ve Aksa davasında kenetlenmiş saf halinde mücadele edelim. Bu dava, Müslümanların en önemli hastalıklarından olan ihtilaf ve parçalanmışlık halinin sona ermesine de vesile olacaktır inşallah. Ülkemizde yaşayıp aynı zamanda terörist rejimin vatandaşı olan bazı siyonistler, Gazze'deki katliama doğrudan iştirak etmektedirler. Bu insanlık suçunu sosyal medyada paylaşacak kadar cüretkâr olan bu soykırım suçlularının tespit edilip yargılanarak cezalandırılmaları ve vatandaşlıktan çıkarılmaları, duyarlı ve vicdanlı kamuoyunun ortak talebi ve beklentisidir."

Türkiye'de yaşayıp aynı zamanda terörist rejimin vatandaşı olan bazı siyonistlerin durumuna ilişkin HÜDA PAR'ın kanun teklifinin Meclis gündemine alındığını hatırlatan Fidan, "Bu kanunun görüşülüp oylanmasında milletvekillerinin, milletin talep ve tercihi doğrultusunda vicdani tutum takınmaları ve kanunun kabulü yönünde oy kullanmaları için çağrıda bulunuyoruz. Gelin içimizdeki siyonist ve hainleri ayıklayıp hak ettikleri ceza ile cezalandıralım. Atılacak bu adım, soykırım suçlusu diğer siyonistlerin de yargılanıp cezalandırılmasının önünü açacaktır. Aksa ve Kudüs davasına destek için atılacak her adım, yapılacak her faaliyet, söylenecek her sözün değerli olduğu bilinciyle cehd ve gayretimizi arttıralım, saflarımızı sıklaştıralım. Rabbim tüm ümmetin Kudüs ve Aksa ekseninde birleşmesini, siyonistlerle mücadelede mücahitlere güç ve zafer vermesini nasip etsin." dedi.