Diyarbakır merkez Kayapınar ilçesi 15 Temmuz Şehitler Parkı alanında gerçekleştirilen program Hafız Muhammed Emin Yılmaz'ın Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Özlem ajans ses sanatçılarının Hazreti Hüseyin ve Kerbela hadisesine ithafen seslendirdikleri ilahi ve ezgilerle devam eden programda Yahya Oğraş, günün anlam ve önemine ilişkin bir konuşma yaptı.

Tarih sayfalarındaki Kerbela hadisesinin, İslam tarihinde ve gönüllerde her zaman yerini koruduğunu belirten Oğraş, İmam Hüseyin'in Kufe'ye yakın Kerbela'da çağdaş, otoriter, saltanat ve güç sarhoşluğuna müptela olmuşlara karşı dimdik ayakta duran, izzeti, onuru, şehadeti benimseyen bir tavır ve duruş olarak olduğunu söyledi.

"Gazze, tıpkı İmam Hüseyin ve yarenleri gibi bir başına kalmış"

Kerbela'yı "gönlümüzü yaran ve içimizi parçalayan bir hadise" ifadesiyle tanımlayan Oğraş, "İmam Hüseyin o dönemde 72 aile efradıyla birlikte zalim saltanatın sembolü ve simgesi olan yezide karşı tavrını ortaya koymuştur. Bir kıyam önderi olan İmam Hüseyin gerek beşerî sistemlerde ve gerekse de vahim sisteme dayalı olan bütün sistemler için ölümü öldüren bir kıyamdır. İmam Hüseyin bir ay boyunca muhasara altında kalarak şehid edildi" dedi.

Konuşmasında, 9 ayı aşkın süredir Gazze'de devam eden soykırım ve karşısındaki kutlu direnişe de temas eden Oğraş, "Bugün bakıyoruz ki Gazze, tam 9 buçuk aydır muhasara altındadır. Tarih boyunca gönlü Müslümanlarla olup ta bilekleri ve kılıçları Müslümanlara karşı kalkan olduğu müddetçe Müslümanlar her dönemde Kerbela'yı yaşayacaklardır. Bizim gönlümüz kimlere yanaysa bileklerimiz ve kalemlerimiz ondan yana olması lazımdır. Bugün aynı Kerbela'yı biz Gazze'de görüyoruz. Gazze; çağın despot, zalim, hain ve bütün çıkar ehli olanlara karşı dimdik bir şekilde mücadelesini veriyor. Tıpkı İmam Hüseyin ve yarenleri gibi bir başına kalmış. Biz şu an Gazze ile en büyük imtihan olunuyoruz. Keşke 'Kerbela'da olsaydım' diyenler yüreklerimiz ve bileklerimiz Gazze için neden kalkmıyor ve hareket etmiyoruz?" ifadelerini kullandı.

"Gündemimizi İslam ümmetinin liderlerini ayağa kaldıracak şekilde çağın Kerbelası Gazze için ayıralım"

Oğraş, "Gazze'de 9 buçuk aydır su verilmiyor, sağlık hizmetleri yok, eğitim yok olmuş, her taraf tahrip edilmiş ve her gün bombalar altındadır ama keşke 'Kerbela'da olsaydım' diyen İslam beldeleri, ümmeti ve ülke liderleri çağın Kerbalesı Gazze'ye gelin. Asrın büyük şeytanı ABD ve Avrupa'nın emperyalist güçlerinin birleşmiş olduğu bir dönemde bizler, sus pus olmuşuz. Makamlarımıza ve koltuklarımızı kaybetmemek adına elimizden bir şey gelmiyor diyoruz. İmtihanımız çetindir ve elimizden her şey gelir. İslam ve Kur'an uğruna, Hazreti Muhammed Mustafa (Sallallahu Aleyhi Vesellem'in) dininin hâkim olması için benim kanımla ayakta kalacaksa 'Ey kılıçlar vurun ve parçalayın beni' diyen İmam Hüseyin, çağın Kerbelası olan Gazze için aynı tavrı ortay koyabiliriz ve haykırışı yapabiliriz." diye belirtti.

Gazze'nin her daim Müslümanların gündeminde yer alması gerektiğini hatırlatan Oğraş, şunları söyledi:

"Dualarımızla, yardımlarımızla, boykotla ve sosyal medya üzerinde gündemimizi İslam ümmetinin liderlerini ayağa kaldıracak şekilde çağın Kerbelası Gazze için ayıralım. Gazze bugün Kerbala'dır, yalnızdır. Gazze'deki direnişçi kardeşlerimizin ölümü öldüren İmam Hüseyin'in yolunu takip ediyorlar. Onurumuzlar, izzetimizler ve ümmetin haysiyetini koruyorlar. Gazze bizim direnişimizdir, ruhumuzdur ve her şeyimizdir."

"Bugün yezidler tarafından dünya saltanatı ve makamı uğruna Peygamber torununun Kerbela çölünde şehid edilişi günüdür"

Özlem ajans ses sanatçılarının sahne aldığı programda katılımcılara hitapta bulunan İTTİHADUL ULEMA Üyesi Molla Recai Güler, Kerbela hadisesini özetlerken o gün yalnız bırakılan Hazreti Hüseyin'in mirasçılarının bugün Gazze'de mücadele ettiğini belirterek sahiplenme çağrısında bulundu.

"Bugün günlerden aşura ve yezidler tarafından üç-beş dünya saltanatı ve makamı uğruna Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhivesellemin torununun Kerbela çölünde şehid edilişi günüdür" ifadesiyle konuşmasına başlayan Molla Güler, "Peygamber Efendimiz torunu dediğimizde aklımıza genç, iyiyle kötüyü ayırt edemeyen gençlik hevesatıyla hareket eden biri geliyor. Ancak Hazreti Hüseyin Mekke'den çıkıp Kerbela çölüne doğru ilerlediğinde 50 yaşını geride bırakmış, 60'ına merdiven dayamıştı." dedi.

Hazreti Hüseyin'in bu direnişe karar verdiğinde ucunda şehadetin olduğunu, ailesinin o caniler tarafından katledileceğini bildiğini ifadelerine ekleyen Molla Güler, "Öncesinde Hazreti Hüseyin'e gönderilen mektupta, Kufe'ye gelmesini, kendisine biat edeceklerini, yezidin hilafete layık olmadığını, fasık ve sarhoş olduğunu, beraber İslam devletini kurmak istediklerini belirtmişlerdi. İşte Hazreti Hüseyin bu mektuptan hareketle Kerbela yoluna çıkmıştı. Nitekim yolda kendisiyle karşılaşanlar O'nu uyarmış, mektubu yazanların her ne kadar gönülleri Hazreti Hüseyin'le olsa da ihanet edip kendisini şehid edeceklerini bildirmişlerdi. Fakat Hazreti Hüseyin yöneticilik vasfıyla istikrarını muhafaza etmiş ve Kerbela çölüne gelmişti." şeklinde konuştu.

"O gün Kerbela'da ehli beytten 72 kişi şehid edilmişti, bugün İslam'ın mukaddesatlarını savunan 40-50 bin kişi şehid ediliyor"

Molla Güler, "Hazreti Hüseyin Kerbela çölüne vardığında yezidin askerleri ile Basra Valisinin görevlendirdiği bin asker onun yolunu kesmiş, Kufe'ye oradan da Fırat nehrine kadar ilerlemiş, Hazreti Hüseyin bir tas su içmesine izin vermemişti. Saltanat uğruna gözlerini kan bürümüştü. O saltanat ki Hazreti Hüseyin ve ailesini öldürmeye neden olmuştu. Hazreti Hüseyin yaklaşık bir ay boyunca orada beklemiş, Kufe'ye ve Fırat'a yaklaşması engellenmişti. Nihayetinde Hazreti Hüseyin ve ailesinin de içerisinde bulunduğu 72 ehli beyt insanı orada şehid edilmişti." ifadelerini kullandı.

Hazreti Hüseyin, şehadetin ve zulme karşı direnişin sembolü olduğuna vurgu yapan Molla Güler, belki Hazreti Hüseyin olmasaydı çağın Şeyh Said'leri veya Ömer Muhtarlarının da olmayacağını, O'nun şehadetinin her ne kadar yüreklerde bir hüzün bırakmış olsa da ümmete bir miras bıraktığını altını çizdi.

Günümüz Kerbelası olarak Gazze'yi gösteren Molla Güler, şunları söyledi:

"Nitekim onun bıraktığı o mirasla yaklaşık bin 200 yıl sonra Şeyh Said Hazretleri meydana çıkmış ve başlattığı direniş karşısında eşinin endişesine karşılık olarak 'benim kanım Hazreti Hüseyin'in kanından, ailem Hazreti Hüseyin'in ailesinden daha değerli değildir' demişti. Nasıl ki Kerbela çölünde Hazreti Hüseyin şehid edildiyse, bu coğrafyada Şeyh Said'ler idam edildiyse günümüzde de kerbelalar yaşanmaktadır. İşte Gazze gözler önünde… 9 ayı aşkın süredir gözlerimizin önünde onların kanları siyonist, emperyalist ve belki yaşanan katliamlara göz yumanlar, destekleyenler tarafından akıtılmaktadır. Bugün Gazze'de o caniler tarafından 40 bin Müslüman katledildi, katlediliyor. Kerbela'da ehli beytten 72 kişi şehid edilmişti, bugün İslam davasına baş koymuş, İslam'ın mukaddesatlarını savunan 40-50 bin kişi şehid ediliyor."

"Ceddimiz gibi Kerbela hadisesinden dersler çıkararak günümüz Kerbelasını yalnız bırakmamalıyız"

Molla Güler, "Bugün Hazreti Hüseyin'in varisleri Gazze'de bir araya gelmiş, İslam tarihine altın harflerle destanlar yazıyor. Ebu Ubeyde ve Muhammed Dayf ile beraber mücadele edenler günümüzün Hüseyinleridir. Günümüzün Zeynepleri İslam davası uğruna evlatlarının şehadetlerini göz önüne alıyor. Onların tek isteği ümmetin kendilerini yalnız bırakmamasıdır. Hazreti Hüseyin Kerbela çölünde yalnız bırakıldığı gibi Gazze'nin kimsesiz bırakılmasını istemiyorlar. Bizler Gazze'yi unutmamalı ve gündemimizde günümüzün Kerbelası olmalı. Ceddimizin Kerbela hadisesinden dersler çıkararak mücadele ettiği gibi bizler de kendimize dersler çıkarıp günümüz Kerbelasını yalnız bırakmamalıyız. Allah bizleri günümüz Kerbelasında mücadele edenlerle saf tutanlardan eylesin." temennisiyle noktaladı.

Program yapılan dua ile sona erdi.