8 Kasım Dünya Şehircilik Günü, Birleşmiş Milletler tarafından 1949 yılında kabul edilen Uluslararası Şehircilik Konferansı'ndan bu yana her yıl farklı temalarla ele alınıyor.
Bu yılki teması, "Sürdürülebilir Şehirler İçin İleriye Dönük Planlama" olarak belirlenmişken, Dünya Şehircilik Günü kapsamında şehirlerin daha yaşanabilir hale getirilmesi için yapılan çalışmalar, gelişen teknolojiler ve çevresel duyarlılık ön plana çıktı. Birçok şehirde yapılan etkinlikler, paneller, seminerler ve atölye çalışmalarıyla şehircilik alanındaki uzmanlar ve halk bir araya gelerek şehirlerin geleceği üzerine fikir alışverişinde bulundu.
Şehir planlamasında sürdürülebilirlik
Dünya Şehircilik Günü, şehirlerin büyümesi ile birlikte artan altyapı ve çevre sorunlarını ele almak için önemli bir fırsat sunuyor. Sürdürülebilir şehir planlaması, çevresel etkileri en aza indirirken sosyal eşitsizliklerin de giderilmesini hedefliyor. Birçok şehirde hava kirliliği, trafik yoğunluğu, su kaynakları ve yeşil alan eksikliği gibi sorunlar, şehircilik politikalarının en önemli gündem maddeleri arasında yer alıyor.
Uzmanlar, şehirlerin gelecekte daha sürdürülebilir, yeşil alanların arttığı, ulaşımın daha verimli ve sağlıklı yaşam alanlarının yaratıldığı yerler haline gelmesi gerektiğini belirtiyor. Bu hedeflere ulaşmak için yenilikçi ulaşım çözümleri, enerji verimli binalar, geri dönüşüm sistemleri ve çevre dostu teknolojiler kullanılarak şehir planlamalarının yapılması gerektiği vurgulanıyor.
İslam dünyasında da şehircilik ve doğa ile uyumlu yaşam alanları oluşturma geleneği, tarih boyunca büyük önem taşımıştır. İslam medeniyetlerinde, şehirlerin inşasında doğal kaynakların korunması, suyun verimli kullanılması ve yeşil alanların çoğaltılması gibi unsurlar dikkate alınmıştır. Örneğin, Endülüs’teki Elhamra Sarayı ve Osmanlı İmparatorluğu’ndaki su kemerleri hem şehirlere estetik katarken hem de çevreye duyarlı planlamayı simgelemiştir.
Dünya Şehircilik Günü, şehirlerin geleceği için daha sağlıklı, güvenli, yaşanabilir ve çevre dostu şehirler yaratılabilmesi adına bir çağrıdır. Şehirlerin büyümesiyle artan ihtiyaçlara duyarlı bir şekilde yanıt verilmeli, doğal kaynaklar korunmalı ve daha fazla yeşil alan yaratılmalıdır. Hem yerel yönetimler hem de halk, bu doğrultuda birlikte çalışarak geleceğe dair sürdürülebilir bir şehircilik anlayışını benimsemelidir.