Şehidlerin kabirleri başında düzenlenen programa HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Zeynul Abidin Gülsever, STK temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Şehidler Kervanı Platformu tarafından düzenlenen program, Molla Erhan Karagöz'ün okuduğu Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Programda selamlama konuşması yapan şehid yakınlarından Hadi Gülçer, 90'lı yıllarda PKK'nin bölge halkı üzerindeki baskı ve zulümlerinden söz etti. PKK'nın İslam'la hiçbir alakası olmadığını belirten Gülçer PKK karşısında dik duruşlarından ötürü aile olarak 11 şehid verdiklerini kaydetti.
Gülçer son olarak bu anlamlı günde kendilerini yalnız bırakmayan tüm katılımcılara teşekkürlerini iletti.
Özlem Ajans ilahi ses sanatçılarının şehidlere ithafen bestelenmiş ezgi ve marşları seslendirmesiyle devam eden programda günün anlam ve önemine ilişkin Molla Siraç Şanlı bir konuşma yaptı.
"Tüm Peygamberlerin hak-batıl mücadelesi verdiği gibi günümüz Müslümanları da bu mücadeleyi vermiş ve vereceklerdir"
İslam tarihinde batılla mücadele eden peygamberlerin tümünün mallarıyla ya da canlarıyla bedeller ödediğini hatırlatan Şanlı, "Allah-u Teala insanoğlunun imtihan olabilmesi için hakkın karşısında batılı da yaratmıştır. Peygamberlerin tümünün hak-batıl mücadelesi verdiği gibi günümüz Müslümanları da bu mücadeleyi vermiş ve vereceklerdir. Bu mücadelede Allah Azze ve Celle müminlerden Allah'ın emirlerini uygulamasını istemiş, Allah'a şirk koşarak 'benim kanunlarım' diyenlere karşı mukavemet etmeyi emretmiştir. Buna binaen her Peygamber kendi dönemindeki firavunlara karşı mücadele vermiştir. Yani Mümin olmak sadece namaz, oruç, hac ve zekâttan ibaret değildir. Bu ibadetlerin yanında asıl görev meydanlarda şeytan ve şeytanın dostlarına karşı mücadele etmektir. Tabi ki bu mücadele de bedel gerektirir. Nitekim İslam tarihine bakıldığında batılla, firavunlarla mücadele eden peygamberlerin tümü mallarıyla ve canlarıyla bedeller ödemişlerdir." dedi.
"Batılın hâkim olduğu o dönemlerde zilleti kabul etmeyerek Peygamberlerin yolunda gideceğimizi haykırdık"
"Bundan 40 yıl önce bizler de Allah Resulü'nün davasına baş koyduk." ifadeleriyle konuşmasına devam eden Şanlı, "Batılın, zulmün ve şirkin hâkim olduğu o dönemlerde zilleti kabul etmeyerek Peygamberlerin yolunda gideceğimizi söyledik, haykırdık. Bizler adeta Uhud, Bedir, Hendek, Hayber, Huneynlerin mekteplerini oluşturduğumuz o dönemde her şeyi göze almış; kurban olacağımızı, muhacerata sürükleneceğimizi, Uhud'larda olduğu gibi parçalanacağımızı biliyorduk ama cennet karşılığında hepsine göğüs germeyi kabullenmiştik. Bu yaşadıklarımız hikâye veya masal değildir. Nitekim Uhud'ları yaşadığımız anların en bariz örnekleri burada yatan şehitlerimizdir." diye belirtti.
"Bu camianın gül bahçeleri sularla değil, şehid kanlarıyla sulanmıştır"
"Yaptıklarımızdan da davamızdan da pişman değiliz." ifadeleriyle tarihe not düşen Mola Siraç Şanlı, konuşmasının devamında şunları söyledi:
"Kardeşimiz Şehid Muhammed Emin'in babası '31 yıldır evladımızın kanı üzerinde onun davasını takip ediyoruz' diyor. Uhud'un takipçisi olduğumuzun delili bu mayın şehitlerimizdir. Mayının patlatıldığı gün elimizde poşetlerle 100 metre aralıklarla ceset parçalarını yerlerden topluyorduk. Bu topluluğun, camianın gül bahçeleri sularla değil, şehid kanlarıyla sulanmıştır. Bu sünnetullahtır ve bu bahçeler asla kuraklık görmez. Aradan 31 yıl geçmesine rağmen halen bahçeleri çiçek vermektedir. Şehidlerden bizlere bırakılan bu miras basite alınacak türden bir miras değildir. Şayet bizler gece-gündüz onların bıraktığı bu miras için düşünür, yeri geldiğinde üzülür, ağlarsak işte o zaman bu mirasın hakkını verebilmiş oluruz."
Program, Molla Bahaddin Demirel'in yaptığı dua ile sona erdi.