Okulların açılmasıyla birlikte ailelerinden uzakta farklı karakterlerde çocuklarla iletişim halinde olan öğrenciler, birbirlerinden etkilenerek olumsuz alışkanlıklar edinebiliyor.

Eğitimde her zaman temel basamak olan aile, çocuk yetiştirmede büyük rol oynarken eğitimin ikinci basamağındaki okul ve öğretmenler de çocuğun gelişiminde bir o kadar büyük öneme sahip.

Alışkanlıklarda arkadaş seçimi etkili oluyor

Ortaokul ve ilkokul çağına kadar düşen başta sigara alışkanlığı ve beraberinde getirebileceği tehlikeler hakkında İLKHA muhabirine konuşan Eğitimci Yazar Erkan Haras, 'Her yıl okulların açılmasıyla birlikte çocuklarda değişik alışkanlıklar ortaya çıkıyor. Okul açıldığında herkes kendisini özgür bir ortamda hissettiğinden, kendi akranlarıyla aynı yerde bulunduğundan ve son dönemde okulların da tam zamanlı olmasından dolayı orada arkadaş edinme gereksinimi hissetmelerine neden oluyor. Çocuklar, toplumsal sorunların içerisinde büyüdüğünden, aileler de bu sorunlar içerisinde olup çocuklarıyla yeterince ilgilenememeleri nedeniyle çocuklar yalnızlaşıyor. Aileleriyle birlikte toplumsal sorunlara maruz kalan çocuk, çocuk olmaktan çıkıp birey olarak davranıyor. 5 ve 6'ncı sınıf öğrencilerinin daha çok sigara bağımlısı olduğunu görüyoruz. Bir kısmının elinde elektronik sigara da görüyoruz. Artık liseyi konuşmuyoruz. İlkokul ve ortaokul dönemindeki çocukların sigara bağımlılığı edindiğini görüyoruz. Bu çocuğun kötü arkadaş seçimi, edindiği çevre, yaşadığı muhit, toplumun kendisiyle alakalı tutumuyla ilgili bir durumdur. Bu sebepler içerisindeki çocukların küçük yaşta sigara gibi kötü alışkanlıklara başlamasına neden oluyor.' dedi.

Dizilerin toplum üzerinde etkisi büyük

Yapı denetim kuruluşlarına ayar! Yapı denetim kuruluşlarına ayar!

Türkiye'de son zamanlarda yayımlanan dizilerin toplumun ahlakını ve çocukları olumsuz etkilediğini vurgulayan Haras, 'Diziler tamamen şiddet içerikli. Tamamen yüksek ses ile konuşup karşı tarafa sesini duyurma ile alakalı sahneler var. Çocuklar bu dizileri izlediğinde, belinde silah taşıyan, yüksek sosyete kesimlerinde yaşayan, mafyavari bir emeli olan bu insanlar, birisini öldürmekle, birisini yaralamakla erkekliğini ortaya koymaya çalışıyor. Bu görüntüleri hafızasına kaydeden çocuk, okula gittiğinde kendisi de bir mafya elemanıymış gibi diğer çocuklara zarar vererek kendisine saygı duyulacağını, kendisinden korkulacağını düşünerek elinde sigara, belinde bıçak, ağzında küfür ile gezmeye başlıyor.' diye konuştu.

'Aile, okul ve öğretmen iş birliği yapmalı'

Yaşanan olumsuzlukların okul, aile ve öğretmenlerin iş birliği ile çözüme kavuşabileceğini belirten Haras, 'Bu 3 ayaktan birisini çektiğinizde yıkılır. Aile kendisini tamamen geri plana çekip çocuğu okula teslim etmesi doğru değildir. Çocuk ilk eğitimini aileden alıp okula gelir. Çocuk okuldan döndüğünde aile ona gün içerisinde ne yaptığını, derslerinin nasıl geçtiğini, bir şeyler öğrenip öğrenmediğini sormalıdır. Aile, akşamları çocuğu odasına ders çalışmaya göndermek yerine hep birlikte bir kitabın kritiğini yapması, çocukla iletişim kurması gerekir. Bu asırda iletişim araçlarımız çok ama iletişimimiz yok. Araçların çok olması iletişimi olması anlamına gelmiyor. Bir evde 4 birey varsa 4 telefon var ama kendi aralarında iletişimleri yok. Onun için çocuk akşam eve geldiğinde günün z raporu alınmalı. Aile var olduğunu, özellikle baba varlığını hissettirmeli. Öğretmen derste öğretmenliği severek yaptığını hissettirmeli. Akademik başarı yerine sosyal başarıya önem vermeli. Çocuk akademik başarıyı bir şekilde elde edebilir ama sosyal hayatı öğrenemez. Öğretmen çocuklara biraz da sosyal hayattan bahsetmelidir.' şeklinde konuştu. (İLKHA)