DOMİNO TAŞLARI -1

Uluslararası İlişkiler ve sözleşmeler açısından bir hareketin kendi ülkesi içerisinde meşruluğunun ana kriteri halkı tarafından seçimle tercih edilmiş olmasıdır.

Ülkesine yapılacak olan herhangi bir işgale karşı kurtuluş mücadelesine giren hareketler, kendi devletlerinin hem bir parçası hem de temsilcileri olmaktadır.

Filistin'de HAMAS, Lübnan'da Hizbullah kendi halkları tarafından seçilmiş ve kurtuluş mücadelesi veren meşru hareketlerdir.

Bu iki hareketin, siyonistlerin bölgesel işgallerine karşı sınır hattı mücadelesi vermeleri önemsenmeli ve desteklenmelidir.

Bu hareketlerin meclisi, hastaneleri, okulları, fabrikaları, ordusu ve kamusal binalarının varlığı ülke içinde ve dışında büyük aktör olma özelliği görmemezlikten gelinmemelidir.

Dünyada mevcut devletlerin kendine has yönetim biçimleri kendi gerçeklikleri içinde bakılmalıdır. Kimi devletler otoriter, kimileri totaliter, kimileri cumhuriyet ve kimi devletler de çoğunlukçu otonomi ve federasyon şeklinde farlı farklı yönetim biçimleriyle idare edilmektedir.

Lübnan ve Filistin devletlerinin durumu ve Hizbullah ve HAMAS’ın devlet içindeki varlıkları kendi gerçekliği içinde bakılmalıdır.

Lübnan'ın çok kültürlülük ve demografisinin farklı olması yönetim biçimine de etki etmiştir. Lübnan'da çeşitli dini ve etnik toplulukların varlığı bölgedeki "ağırlığına" göre mecliste sandalye sayısına göre milletvekili dağılımı yapılmıştır.

Lübnan’da seçimle iş başına gelen partilerin kendine has milletvekilliği dağılımı vardır. Seçimle meclise giremeyen partilerin dini ve etnik yapılarına göre kontejan milletvekilliği sandalye uygulaması getirilmiştir.

Bu durumda farklı dini ve etnik gruplara sorunlarını meclise taşıma imkanı verilmiştir. Cumhuriyet ve Konfesyonalizm ile yönetilen ülkede her bir dini ve etnik köken güçlendirilmiş, bu toplulukların barış içinde bir arada yaşaması güvence altına alınmıştır.

Hizbullah, Lübnan'ın meclisinde etkili bir role sahiptir. Hizbullah Lübnan'da ülkenin ana aktörü ve dinamosu sayılmaktadır.

Filistin devletinin işgal altında olmasından dolayı kendine has bir yönetim şekli vardır. 2005 seçimlerinde HAMAS büyük bir zafer elde etmiştir.

HAMAS Filistin devletinin meşru bir parçası olduğu gibi, Hizbullah'ta Lübnan devletinin meşru bir parçasıdır.

Uluslararası sözleşmelere göre HAMAS'a yapılan saldırı Filistin devletine yapılmış bir saldırıdır. Ha keza Hizbullah'a yapılan saldırı Lübnan devletine yapılmış bir saldırıdır.

Bu saldırılar sadece Gazze ve Lübnan’la sınırlı kalmayacağını bilmeyen yok. Bugün Gazze ve Lübnan, başka bir gün kim bilir hangi bölge ülkesi işgale maruz kalacak.

Domino taşlarını bilirsiniz. Biri devrildi mi sıradaki taşlar kendi kendine devrilmeye hazır olur.

Önce Gazze, sonra Lübnan ve başka bir gün hangi ülke domino taşları gibi işgale maruz kalacağını beklemek akıl tutulmasından başka bir şey değil.

Geleceğimiz ve nesillerimizin güvencede olması istiklal ve istikbalimiz için domino etkisine son verecek adımlar atılmalıdır.

Bölgesel istikrar için başta Türkiye olmak üzere diğer bölge ülkeleri güç birliği yaparak, Siyonistlerin domino etkisine son vermelidir.

Siyonist işgal rejiminin yayılmacı ve işgalci adımlarına karşı ciddi adımlar atılmazsa ekranlarda izlediğimiz bu işgal beldelerimize kadar geleceğini unutmayalım.

Siyonist işgalcilerin domino etkisine karşı, Türkiye’nin başını çekeceği, “Kudüs Birlik Gücü” oluşturmaktan başka çaremiz mi kaldı. O zaman daha neyi bekliyoruz.