HÜDA PAR
tarafından birçok ilde olduğu gibi Diyarbakır'da da "Anneler Gazze İçin
Yürüyor" temasıyla yürüyüş etkinliği gerçekleştirildi.
Yürüyüş
etkinliğine katılanlar, tek taleplerinin kadın ve çocuk ölümlerinin sonlandırılması
ve bu katliamları yapan işgal rejimine karşı fiili bir tavır alınması olduğunu
dile getirdi.
Programa
katılanlardan Fatma Çetik, düşüncelerini gözyaşları içerisinde aktararak
"Filistin'in durumu içler acısı. Bugün evde oturmamalıyız, meydanlarda
olmalıyız. Şayet bugün evimizde oturabiliyor isek imanımızdan şüphe etmeliyiz.
Susarsak yazıklar olsun. Allah o mazlumların hakkını bırakmasın, israili yerle
bir etsin." dedi.
İhtiyar anne: Sizler Kudüs'ün
askerleri olun, yemeğinizi de ben hazırlayayım
Artık çocuk
ölümlerinin durdurulmasını, savaşın durmasını istediğini söyleyen Büşra Yaşar,
"Çünkü savaş denilen şeyde sadece çocuklar öldürülüyor. Buradan
netanyahuya lanet ediyorum, Allah onun belasını versin. Artık yemek yiyemiyor,
nefes alamıyoruz. Çünkü artık çocuk yok, babanın ellerinde sadece çocuklarının
kol ve bacakları var, cenazeleri poşetlerde taşınıyor. Kudüs'ün sahibi orayı
koruyacaktır." ifadelerini kullandı.
1990'lı
yılların karanlık dönemlerinde hainler tarafından katledilen Şehid Resul
Ekinci'nin annesi Nuriye Ekinci, zulmün her dönemde aynı aolduğunu belirterek
şunları söyledi:
"Allah
bu kafirleri helak etsin. Kafirler her dönemde aynıdır. Bizim zamanımızda da
aynıydı. Bizim evimizi de ablukaya aldılar, oğlumu şehid ederek cesedini gölete
attılar. Bizi topraklarımızdan uzaklaştırmaya çalıştılar ama bizler terk
etmedik. Ben şunu diyordum: Sizler Kudüs'ün askerleri olun, yemeğinizi de ben
hazırlayayım. İsraili uzakta bilirdim meğer çocukları yakınımdaymış. Allah
israilin yandaşlarını El-Kahhar ismiyle kahretsin, El-Cebbar ismiyle tarumar
etsin, onlara fırsat vermesin. İnşallah Ümmet-i Muhammed feraha kavuşacaktır.
Bu etkinliği düzenleyenlerden de Allah razı olsun."
"Devlet kapıları
açsın, buradaki kadınlarla hepimiz gitmeye hazırız"
Perişan Erkan
ise, "İçimiz yanıyor, Allah'ın gazabı israilin üzerine olsun. Bizler;
malımızı, canımızı, evlatlarımızı bu yolda kurban ederiz. Tek isteğimiz
Müslümanların yolunun açılmasıdır. Yolumuzu açsalar, gider orada mücadele
ederiz." şeklinde konuştu.
Filistin
direnişine olan yardımın yetersiz olduğunu, mevcut programlarla sadece
gönüllerin rahatlatılmaya çalışıldığını dile getiren Leyla Altundağ,
"Artık ümmetin uyanmasını istiyorum. Onların akan kanı bizimkinden daha
değerli değil, hepimiz kardeşiz. Eğer hepimiz tek vücut isek yardımlaşmamız
gerekir. Özellikle hükümetten artık bir askeri yardımın yapılmasını istiyorum.
Böyle cılız seslerle bir şey yapılmıyor. Orada poşetlere sığdırılan çocuk
cesetleri içimizi parçalıyor. Gece uyuduğumda sadece o cesetleri görüyorum,
dayanacak gücümüz kalmadı. Eğer devlet askeri gücünü göndermeyecekse Allah
rızası için kapıları açsın buradaki kadınlarla hepimiz gitmeye hazırız. Artık
yeter, Kudüs hepimizindir, tüm Müslümanlarındır, kutsalımızdır. Oradakiler,
hepimizin kardeşleridir." diye belirtti.
"Kudüs artık
insanlık meselesidir, insanlık görevimizi yerine getirmek için Kudüs'e sahip
çıkalım"
Kudüs'ün
sürekli necis israil tarafından zulüm gören bir topluluk olduğunu belirten
Zehra Acet, işgal rejimini tarif ederken şu ifadeleri kullandı:
"İsrail
ise ayette de belirtildiği gibi lanetlenen ve sonrasında maymunlaştırılan bir
topluluktur. Kudüs, bizim kırmızı çizgimiz ve davamızdır. Bizler davamızı
maymunlar topluluğuna teslim edecek değiliz. İsrail, çoluk çocuk demeden
sürekli Müslümanları şehid ederken artık Kudüs ne toprak ne de hak meselesidir.
Kudüs artık insanlık meselesidir. İnsanlık görevimizi yerine getirmek için
Kudüs'e sahip çıkalım."
Acet,
"Allah, nasıl ki Mescid-i Haram'ı fil ordusuna karşı ebabilleri göndererek
koruduysa maymunlar topluluğuna karşı da ebabiller gönderecektir. Ey necis
topluluk! Bizi şehadetle tehdit edersiniz. Lakin şehadet bizim için bir
sevdadır. Bizler şehadet için yaşar ve büyürüz, 'Ya şehadet ya zafer' diyerek
direnişe devam edeceğiz. Filistin'i de size mezar edeceğiz. Kardeşlerim lütfen
boykot ürünlerini kullanmayalım. Devlet başkanları, işiniz miting yapmak değil
fiili bir yardım düzenlemektir. Herkes kendine düşen görevi yapmak
zorundadır." dedi.
"Ya şehadet ya
zafer diyerek yola çıktık, inşallah bu ikisini elde etmeden durmayacağız"
Etkinliğe
katılmalarının sebebinin kadın ve çocuk ölümleri olduğunu söyleyen Aleyna
Müjde, "Bunun durdurulması değil, çözüm bulunmasını istiyoruz. Sürekli
konuşup gündeme getirmekten bıktık. Artık konuşmaktan haya ediyoruz. Her gün
çocuk cesetlerini görmek zorunda değiliz. Siyasetinizi de konuşmanızı da
istemiyoruz, icraata geçin." ifadelerini kullandı.
Esma Dura
ise, "Kudüs hepimizin ortak davası, sevdasıdır. Burada bebek maketleri
var. Anlamı da oradaki siviller haksızca öldürülüyor. Ya şehadet ya zafer
diyerek yola çıktık, inşallah bu ikisini elde etmeden durmayacağız. Hükümetin
de durmamasını istiyoruz. Görevimiz hükümete tepki göstermekse basının görevi
de bunları herkese duyurmaktır. Şeyh Ahmet Yasin'in söylediği 2027'de israil
diye bir devlet olmayacak sözü inşallah bizim elimizle gerçekleşecek."
şeklinde konuştu. (İLKHA)