Türkiye Gündemi

Çağın gizli manevi tuzağı: New Age akımları

Sosyal medya ve salgın döneminin etkisiyle, New Age akımları mağdurları hızla artıyor. İslami tasavvuf eğitimi kılıfına dönüştüren bu yeni uygulamalar, insanları ilahlığa soyunmaya itiyor. Peki, bu modern tuzakların ardında yatan gerçek nedir?

New Age akımları, genel olarak alternatif tıp ve kişisel gelişim alanında yer alan, dini unsurların ve çeşitli spiritüel pratiklerin bir araya getirildiği bir kavramdır. Bu çerçevede, enerji çalışmaları, meditasyon, Theta, reiki gibi uygulamalarla birlikte, bazı geleneksel öğretiler ve modern psikoterapi yöntemleri birleştirilir.

Konuyla ilgili Aile Danışmanı Dr. Hatice Kösecik, İLKHA muhabirine önemli değerlendirmelerde bulundu.

Kadınların, özgürlük adına kocalarını terk ederek, inançlarından uzaklaştığını belirten Kösecik, bu sürecin namazı terk etme ile başladığını ifade etti.

'New Age akımları mağdurları artıyor'

Son zamanlarda çok fazla görmeye başladıkları New Age akımları mağdurlarının geldiğini söyleyen Kösecik, 'Sosyal medyanın artması ve pandemi dönemiyle beraber sanki böyle bir hayali düğme varmış, basılmış gibi hissediyorum. Theta'yla başladı. 20 yıl önce NNP ve kişisel gelişimle başlayan bir akımdır. New Age akımları nedir derseniz, dini ifsat projesi gibi geliyor. Theta, reiki, aile dizilimi, biyoenerji, numeroloji, İslam mimoloji, İslam'ı tasavvuf eğitimi gibi adlar altında doğum analizi, doğum haritası çıkarılıyor. Sanki ilahlığa soyunuluyor.' dedi.

'İlahsız din oluşturuyorlar'

New Age akımıyla Şamanizm ve Budizm kültürünün empoze edilmeye çalışıldığını belirten Kösecik, 'Şimdi böyle bir durumda biz neyle karşılaşıyoruz? Geliyor hasta, birkaç seans baktıktan sonra şikâyetlerini dinledikten sonra korkuyla, kaygıyla ve ölüm korkusuyla geliyor. Nereye gittin, diyorum. İşte 'travmalarından arınmak için ben Theta yaptırdım' diyor. Ciddi paralarla beraber bu kişiler inançlarından doğmaya başlamışlar. Dini ifsat projesi gibi. Yeni bir din oluşturma projesi gibi düşünün. İlahsız din oluşturuyorlar. Bir ilah var; Allah yarattı ama ortada var. Fakat biz her şeyi yapabiliriz. Theta'yı oluşturan kadın şu an ülkesinde yargılanan ama bizim insanımızın, özellikle İslami dini bildiğini iddia eden insanımızın, esmalarla beraber Theta'ya ve reikiye gelip 'Buradan ben oldum' diyerek Tanrı'yla konuşuyorum hissiyle beraber akım attıkları sanki her şeyi onlar biliyorlarmış gibi bir olaydan bahsediyoruz.' diye belirtti.

'Evli kadınların, kocalarını bırakıp terk ettikleri bir dönemden geçiyoruz'

Kösecik, 'Theta dalgasına ulaştırıp, insanların kendilerini tarihe çıkarıp, taşları alıp ilah konumuna soktukları ilahsız bir din aslında ortada. 'Her şey rahat, güzel ve özgürsün. Bakın, çocuklarınız çok özgür değil mi? Sen özgürsün, sen kadınsın, sen bireysin' haline döndürdükleri, kadınlarımızın tek tek kocalarını, evli olanların kocalarını bırakıp terk ettikleri bir dönemden geçiyoruz. Önce namaz bırakılıyor. Çünkü bu kişiler, özellikle inançlı kadınları, özellikle belki üniversite okudu ya da okuyamadı, önce çocuklarına baktı, sonra şimdi bir sertifika almak için gidiyorlar. Başındaki örtüyü açıyorlar, kocayı defediyorlar. Kendileri Kaz Dağları'na gidip, kendileri titanlara ve Yunanistanlılara gidip, 'Ben oldum' diyorlar.' değerlendirmesinde bulundu.

'Hem dinlerinden hem imanlarından oluyorlar'

Söz konusu akımların, sembol dili eğitimi adı altında tasavvufu da bir şekilde ele aldıklarının altını çizen Kösecik, 'Diyorlar ki, biz sizin her şeyinizi uzaktan düzeltiriz, sizi tedavi ediyoruz. Yalanın külliyesi... seansları 60-200 bin arası gibi olan, kanal açıp hiçbir kimsenin sosyal medyada kanal almasına izin verilmemesi gerektiği, ne demek istediğimi anlayacaklardır o kişiler. Orada farklı bir boyut kapısı açılıyor. Urfa'daki Göbekli Tepe gibi. Göbekli Tepe'yi uzaylıların üssü yapan insanlar, 69 bin liraya seans aldırıyorlar. Neden gittin? diye soruyorum. 'Obsesif Kompulsif Bozukluk dolayısıyla gittim. Kocamdan ayrılıyorum, kafamı düzeltmek amaçlı gittim. Çünkü doktorlar bizi dinlemiyorlardı. Doktorlar çok pahalıydı.' Bakın, buraya gidiyorlar. Hem dinlerinden hem imanlarından oluyorlar. Çünkü orada şirke giriyorlar. Allah'la beraber kişi, kendini ilah gibi söyleyip sana esmaları veriyor. Sana belli tabloları veriyor; 'Bunları çekeceksin' diyor. Ama geri planda rüyaları gördürmeye başlıyor. Çünkü nefse bir kapı açıldı orada. Farklı boyuta geçtiler. Onun için dikkatli olmalarını tavsiye ediyorum.' şeklinde konuştu.

''Senin her şeyini düzeltirim' diyenlere inanmasınlar'

Hayata her şeyin travma olduğunu belirten Kösecik, 'EFT ile, onunla, bununla, Theta ile, biyoenerjiyle seni tedavi edemem. Onu tedavi edemem. Rabb'im bana bir akupunkturu ilim olarak verdi. Öğrendim ama Rabb'im öğretti. Hastam geldiğinde sorduğumda, baktığımda besmeleyi çekerim içimden. Benim aracı olduğumu bilirim. Rabbim, şifa vesile kıldıysa burada yine hastama söylerim ama başka türlüsünü bilmem. 'Seni ben iyi ederim' diyemem. Sen gidip de üç ayda ben senin travmalarını, önce senin çocukluklarına iniyorum' diyemem. Böyle bir olay yoktur. Psikiyatristlerimiz, evet, kişinin çocukluğunu sorarlar. Biz de doktor olarak geldiğinizde sorarız ama işin ehli olmayan, bu insanlara bilgi sertifikasıyla duvarlarına asılmış olduğu o sertifikayla 'Ben yaşam koçuyum, melek koçum ve senin her şeyini düzeltirim' diyenlere inanmasınlar. Biz rahip değiliz. İslam ülkesinde Müslüman olarak yaşıyorsak, kendi dinlerini, kendi Kur'an'larını okusunlar. Okudukları kitap farklıdır.' ifadelerini kullandı.

'Kimsenin Rabb'liğe soyunmasına izin vermeyin'

Kösecik, yoganın çok basit gibi geldiğini ifade ederek, 'Bakın, orada hareketler var. Orada bazı ritüeller var. Kundalini dedikleri oturma şekliyle beraber, sabron bölgesine oturdukları o kök çakra, dinimizde yok. Tıpta da yok. Aşağıdan yukarıya dönen, yukarıya doğru giden bir yılanbaşı gibi hissedip, enerjinin yukarı doğru aktığını, indiğini, geçtiğini söylüyorlar. Bizi tamamıyla kandırıyorlar. Oradaki oturmada, evet, sakinlikte kendilerini sakin hissedebilir insanlar ama ritüelleri söylerken, kendi tanrılarına, kendi Şiva'larına, kendi Şamanik ve Budizm kültüründeki tanrılara dua ediyorlar. Son din İslamiyet'tir. Biz buna inandıysak, ben hepsini kenara bırakırım. Geçmişten gelen kültürlerle ilgili bilgiler olabilir ama benim Kur'an-ı Kerim'imi açarım, bakarım, onda ne yazıyor? Peygamber Efendimizin hadislerini açar bakarım, onda ne yazıyor? Kimsenin de Rabb'liğe soyunmasına izin vermem. İnanmasınlar, gittikleri yerlere dikkatli olsunlar. Bu olayın tehlikeli bir boyuta ulaştığını, farklı boyutlara açıldığını herkesin bilmesi gerekiyor.' diye konuştu. (İLKHA)