Protestoların üçüncü gününde yaşanan olaylar, yalnızca protestocuların mesajını vermekle kalmayıp, şehri adeta kaosa sürüklüyor. Peki, toplumsal olaylar ne kadar haklı olursa olsun, bu tür eylemler kent sakinlerine ne gibi zararlar veriyor?
Şiddet ve Çevre Kirliliği
Protestoların şiddet boyutunun arttığına şahit oluyoruz. Emekli Toki, Hilal, Karşıyaka, Petrolkent gibi mahallelerde göstericiler havai fişek kullanırken, çevreye büyük zarar verdiler. Birçok sokak, çöp yığınlarıyla dolarken, çöp konteynerleri sokaklara boşaltıldı. Kentin temizliğini sağlayan belediye hizmetlerinin aksaması, Batmanlıların günlük yaşamını olumsuz etkiliyor. Protestolar, elbette ki demokratik hakların kullanılmasının en doğal yolu olabilir. Ancak, çevreye verilen zararlar, toplumsal desteği kaybetmeye neden olabilir. Kentin temizliği ve düzeni üzerinden yapılan bu tür protestolar, amaca ulaşmak bir yana, protestocuların haklı taleplerinin gölgede kalmasına yol açıyor.
Saldırılar ve Güvenlik Sorunları
Protestoların gerilimi, yalnızca sokaklarda değil, trafikte de kendini gösteriyor. Belediye otobüsüne yapılan taşlı saldırı, olayların ne kadar kontrolden çıkabileceğini gözler önüne seriyor. Neyse ki, otobüsün boş olması büyük bir faciayı engelledi. Ancak bu tür saldırılar, hem belediye çalışanlarının güvenliğini tehdit ediyor hem de halkın ulaşım hakkını ihlal ediyor. Batman’da ulaşım, otobüslerin sağladığı bir hizmetken, bu tür saldırılarla bu hizmetin aksaması, kentin diğer sakinlerini de mağdur ediyor. Protestoların şiddet içeren boyutları, halkın güvenliğini tehdit ederken, sadece protestocuları değil, masum vatandaşları da hedef alıyor.
Engelli Bireylerin Durumu: Bir Adım Geriye
Batman’daki protestoların, en büyük mağdurlarından biri de engelli bireyler oldu. Gülistan Caddesi'nde bulunan engelli araç şarj cihazının tahrip edilmesi, bu kitlenin hayatını doğrudan etkileyen bir eylem olarak kayda geçti. Engelli bireyler, elektrikli araçlarını şarj etmek için bu cihazları kullanıyorlardı ve protestocular tarafından yapılan bu tahribat, onların günlük yaşamını zora sokuyor. Bir toplumsal hareketin amacı, toplumun her kesimine fayda sağlamak olmalıdır. Fakat, engelli bireylerin hakkını gasp etmek, toplumsal duyarlılığı zedeleyen bir davranış olarak karşımıza çıkıyor. Protestoların, sadece siyasal mesajlar verme amacı taşıması gerekmez; toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket etmek, daha geniş bir toplumsal desteği kazanmanın da anahtarıdır.
Toplumsal Duyarsızlık ve Artan Şiddet
Batman’daki bu eylemler, yerel halk için bir çıkmaz sokak oluşturmuş durumda. Kentin çeşitli mahallelerinde artan şiddet, çevreye verilen zararlar ve ulaşımda yaşanan aksaklıklar, toplumsal duyarsızlığın ne kadar derinleştiğini gözler önüne seriyor. Protestolar, elbette ki siyasi bir hak olarak var olmalı, ancak bu hakları kullanırken çevreye, başkalarına ve toplumsal altyapıya zarar vermek, amacın gerisinde bir duruma düşüyor. Protestoların, sadece bir grup insanın sesini duyurmakla kalmaması, aynı zamanda toplumun tüm kesimlerinin haklarına saygı gösteren bir biçimde yapılması gerekiyor.
Sonuç: Demokrasi mi, Yoksa Kaos mu?
Batman’daki protesto eylemleri, demokrasi adına gösterilen bir çaba olarak görünebilir. Ancak, bu tür şiddet içerikli eylemler, toplumu kaosa sürüklemekten başka bir işe yaramaz. Kent sakinlerinin yaşam kalitesini düşürmek, toplumsal huzuru bozmak ve sadece siyasi bir amaca ulaşmaya çalışmak, uzun vadede bu tür hareketlerin amacına ulaşmamasına neden olabilir. Sonuçta, sadece protestocular değil, tüm toplum bu eylemlerden zarar görmekte. Batman, tüm bu yaşananlardan bir ders çıkarmalı; demokratik haklar, şiddet ve zararla değil, anlayış, hoşgörü ve toplumsal duyarlılıkla savunulmalıdır.